7. Sınıf İslam Düşüncesinde Yorumlar Konu Anlatımı

7. sınıf konu anlatımları. 7. sınıf İslam Düşüncesinde Yorumlar Konu Anlatımı. 7. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 7. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi konu anlatımı, 7. sınıf İslam Düşüncesinde Yorumlar Konu Anlatımı işte yazımızda.

İslam Düşüncesinde Yorumlar

Din Anlayışındaki Yorum Farklılıklarının Sebepleri

Din; Allah (c.c.) tarafından vahiy yoluyla gönderilen, insanları kendi özgür iradeleriyle iyiye ve doğruya yöneltmeyi amaçlayan ilâhi kurallar bütünüdür. Dinin amacı insanları, kötülüklerden sakındırmak suretiyle onlara dünya ve ahiret mutluluğu sağlamaktır.

-İnsanın Yapısı : İnsanların fiziksel özelliklerinin yanı sıra görüşleri, düşünceleri de birbirinden farklı olabilmektedir. Buna bağlı olarak insanların olaylara bakış açıları, bir konu hakkındaki yorum ve değerlendirmeleri de birbirinden farklılık gösterebilmektedir. Örneğin aynı filmi izleyen öğrencilerden her biri, bu film hakkında farklı değerlendirmelerde bulunabilmektedir. Bunun sebebi, insanların kişiliklerinin, özelliklerinin, birbirinden farklı olmasıdır. İnsan, zamana ve şartlara göre gelişen, değişen bir varlıktır. İnsanların farklı yorum ve düşüncelere sahip olmaları, dinî konularda da farklı yorumların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çünkü dini anlayan da yaşamaya çalışan da insandır.

– Sosyal Sebepler: İnsanın sosyal bir varlık oluşu da din anlayışındaki farklılıkların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Doğumundan ölümüne kadar toplumun kuralları, gelenekleri ve değer yargıları ile bir sosyal çevrede yaşar. Kişinin inançlarının oluşumunda, kişiliğinin gelişiminde yaşadığı toplumun gelenekleri, örf ve âdetleri çok önemlidir. Çünkü kişi, içinde yaşadığı toplumun bir üyesidir. İnsanlık tarihî bir süreç içerisinde sürekli bir değişim yaşamaktadır. On dört asır önce Hz. Peygamberin yaşadığı şartlarla bugünkü şartlar aynı değildir. Hz. Peygamberin sağlığındaki bazı uygulamalar, yerini bugün yeni yorumlara ve anlayışlara bırakmıştır. Bu da din anlayışındaki farklılıklara yol açmıştır.

– Kültürel sebepler: İslam düşüncesinde yorum farklıklarının sebeplerinden biri de kültüreldir. Din ile kültür arasında sıkı bir etkileşim söz konusudur. Bu sebeple dinin kültür, kültürün de din üzerinde önemli etkileri vardır. İnsanın kişiliği; içinde yaşadığı toplumun kuralları, inançları, gelenekleri ve örfleriyle şekillenir. Aynı dine inandıkları hâlde farklı kültürel ortamlarda yaşayan toplumlar arasında, ortam ve kültürün etkisiyle farklı anlayışlar oluşmuştur. İnsanın, dinin emir ve tavsiyelerini anlamaya çalışırken bir parçası olduğu toplumun kültüründen etkilenmesi doğaldır. Din, kültürle iç içedir. insanın, dini yorumlarken kendisini içinde yaşadığı toplumdan soyutlaması mümkün değildir. Asıl olan, dinin değişmeyen hükümleridir.

– Coğrafi Sebepler: slam tarihinde ortaya çıkan farklı düşünce ekollerinin en önemli nedenlerinden biri de bölgesel ve coğrafi farklılıklardır. Coğrafi sebepler de İslamın farklı yorumlanmasında siyasi, sosyal ve kültürel sebepler kadar etkin olmuştur.

Coğrafi şartlar insanların yaşam biçimlerini, fiziksel özelliklerini etkilediği gibi düşünceleri, anlayışları ve olaylara bakış açıları üzerinde de etkili olmuştur. Kayalık, sert, dağlık bölgelerde zor şartlar altında yaşayan insanlarla; bol yağışlı, ılıman bölgelerde yaşayan kişilerin görüş ve anlayışları birbirinden farklılık göstermektedir. Yaşama şartlarının güç olduğu yerlerde ikamet eden insanlar olaylara daha katı ve tavizsiz yaklaşabilmektedir. Buna karşın sıcak iklimde, ılıman bölgelerde ve dışa açık yerlerde hayatını sürdürenler hayata daha iyimser, kolaylaştırıcı bir anlayışla yaklaşabilmektedir. Bu gibi farklılıklar, dini anlama biçimlerini de etkilemektedir.

– Siyasi Sebepler: Din anlayışında farklılıkların ortaya çıkmasında etkili olan sebeplerden biri de siyasi olaylardır. Siyaset her dönemde dinin anlaşılmasında doğrudan veya dolaylı olarak etkili olmuştur. Çünkü siyasi olayları, sosyal olaylardan, kültürel etkenlerden ayırmak mümkün değildir.

Din, insan hayatına yön veren ve toplumsal ilişkilerde etkili olan en önemli kurumlardan biridir. Bunu bilen yöneticiler, siyaset adamları dinin halk üzerindeki etkisinden faydalanmak istemişlerdir. Bazı siyasetçiler dinden ve din adamlarından yararlanarak kendi konumlarını güçlendirmeyi amaçlamışlardır. Toplumdaki siyasi gruplar, yapılanmalar kendi görüşlerini desteklemek, haklılıklarını ispat etmek için dinî metinleri kendi anlayışları doğrultusunda yorumlama çabası içine girebilmişlerdir. Bütün bunlar insanlar arasından farklı din anlayışlarının ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

– Dini Metinler: İslam düşüncesinde ortaya çıkan yorum farklılıklarının biri dinî metinlerden kaynaklanan sebeplerdir. Dinî metinlerden kastedilen, Kur’an ayetleri ile Peygamberimizin hadisleridir. Müslümanlar ayet ve hadisleri kendi bilgi birikimleri, kültürel özellikleri, anlayış ve kavrayış seviyeleri çerçevesinde anlayıp yorumlama çabası içine girmişlerdir. Kur’an’ın ifadesine göre bazı ayetlerin manaları kesin olduğu hâlde, bazıları değişik manalara gelebilmektedir. Vahyin üslubu ve Kur’an’da bulunan “müteşabihler” adı verilen ve ancak Kur’an’ın bütünlüğü içinde anlaşılabilecek olan bazı ayetler de din anlayışında farklı yorumlara sebebiyet vermiştir. ve kültürel gibi çeşitli sebeplerle farklı yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.

Örneğin Kur’an’da “Allah’ın eli”, “Allah’ın yüzü” gibi Bazı ifadeler bulunmaktadır. Bir kısım Müslümanlar, bunlardan hareketle Allah’ın insan gibi elinin, yüzünün ve diğer organlarının bulunduğunu ileri sürmüşler ve buna bağlı olarak da çeşitli anlayışlar geliştirmişlerdir. Bununla birlikte Kur’an ayetlerinin ve Peygamberimizin hadislerinin kişilerin bilgi, düşünce ve kültürel düzeylerine göre yorumlanması da farklı din anlayışlarının oluşmasına etkisi olmuştur. Bütün bunlar bize gösteriyor ki İslam düşüncesindeki yorum farklılıklarının sebepleri dinin özünden değil, kişilerin sosyal, kültürel, siyasi ve kültürel gibi çeşitli sebeplerle farklı yorumlamalarından kaynaklanmaktadır.

Din anlayışındaki farklılıklar, dinin özünü değiştirmeye yönelik olmadığı, çatışma ve kutuplaşmaya yol açmadığı sürece birer kültürel zenginlik olarak görülmelidir. Çünkü doğru kararlar ve görüşler ancak farklı anlayışların karşılıklı olarak ortaya konması ve doğruyu bulma isteğiyle oluşur. Yorum farklılıklarının amacı, din içinde değişiklikler yapmak değil; dinî bilgi ve anlayışımız oranında açıklamak ve kolaylaştırmaktır. Bu farklı anlayışları İslam kültürünün birer zenginliği olarak görmek gerekir.

İslam Düşüncesinde Yorum Biçimleri

İslam düşüncesindeki yorum biçimleri Mezhep olarak ifade edilmektedir. Mezhep, yol, metot, yöntem ve ekol gibi
anlamlara gelmektedir. Terim olarak ise, din alanında uzman âlimlerin kendilerine has metotlarla dinin ayrıntıları ile ilgili sunduğu görüşler ifade eder. Bu yorum biçimleri üç farklı başlık altında incelenir:

İtikadî (İnançla İlgili) Mezhepler/Yorumlar

Peygamber Efendimiz hayatta iken Müslümanlar İslam dini hakkında merak ettikleri, öğrenmek istedikleri, anlayamadıkları konuları O’na sordular. Birinci ağızdan dini öğrendiler. Peygamberimiz insanlara İslam’ı en iyi şekilde anlattı ve öğretti. Peygamberimizin vefatından sonra da Müslümanların dini öğrenme ve anlama çalışmaları devam etti. Bu arada İslam coğrafyası genişledi. Müslüman alimler (müctehidler), İslam coğrafyasının farklı bölgelerinde, farklı kültürlere mensup yeni Müslümanlara İslam’ı anlatmak, ortaya çıkan yeni sorunlara Kur’an ve sünnet ışığında çözümler bulabilmek amacıyla hüküm çıkarma (ictihad) çalışmalarında bulundular. Sonuçta insanların bilgi birikimlerine, anlayışlarına, yapılarına, kültürlerine hatta yaşadıkları coğrafyalara göre farklı mezhepler ortaya çıktı.

İtikad: Sözlük anlamı “inanç” demektir. İslam dinindeki inanç esaslarını inceleyen, araştıran bilim dalına denir.

İslam’da İnanç Esasları:

– Allah’a inanmak,
– Meleklere inanmak,
– Kitaplara inanmak,
– Peygamberlere inanmak,
– Ahiret gününe inanmak,
– Kader ve kazaya inanmak.

İslam dininin ilk dönemlerinde Müslümanlar arasında itikadi konularda herhangi bir şüphe ve farklı düşünce bulunmuyordu. Sahabeler Peygamberimizden öğrendikleri bilgileri tereddütsüz kabul ediyorlardı. Yani İslam’ın ilk yıllarında itikadi konularda farklı mezhepler yoktu.

İtikadî Mezhepler Nasıl Ortaya Çıktı:

– Zaman içinde fetihler yoluyla İslamiyet farklı coğrafyalara yayıldı.
– Farklı milletlere ve kültürlere mensup birçok insan Müslüman oldu.
– Bu insanlar yaşadıkları kültüre ve eski inançlarına ait bazı konuları İslam’a ait gibi yaşamaya çalıştılar.
– Eski Yunan düşüncesine ait birçok felsefi eser Arapçaya çevrildi. Bu durum Müslümanlar arasında “her şeye şüpheyle yaklaşma” anlayışını yaygınlaştırdı.

Bütün bu saydığımız gelişmeler müctehidlerin (İslam alimlerinin) İslam dininde yer alan ve yukarıda saydığımız inanç esasları ile ilgili ehli sünnet inancını korumak için sistemli çalışmalar yapmalarına yol açtı. Müctehidler yeni ortaya çıkan şüpheleri ve fitneleri gidermek için itikadi konuları akıl ve nakille açıkladılar. Böylece itikadi mezhepler ortaya çıktı.

İtikadî Mezhepler:
Maturidî Mezhebi: Ebu Mansur Muhammed Maturidi’nin (öl. 944) ictihadları (görüş ve düşünceleri) çerçevesinde oluşan itikadi mezhep.
Eş’arî Mezhebi: Ebul Hasan Ali el-Eş’arî’nin (öl. 936) ictihadları (görüş ve düşünceleri ) çerçevesinde oluşan itikadi mezhep.

Fıkhî Yorumlar

Fıkıh, sözlükte bir konuyu derinlemesine gibi anlamlara gelmektedir. Kişinin ibadet ve günlük hayat ile ilgili şeyleri bilmesini ifade eder. Fıkhî Yorumlar, ibadet ve günlük hayat ile ilgili yorum farklılıklarıdır. Hanefilik, Malikîlik, Şafiîlik ve Hanbelîlik başlıca Fıkhî yorumlar arasında değerlendirilir.

Hanefilik: Asıl adı Numan b. Sabit olan Ebu Hanife’nin düşünceleri ile şekillenmiştir. Kûfe’de doğmuştur ve görüş bildirirken halkın geleneklerini ve insanlar için faydalı olanı dikkate almıştır. Öğrencileri olan İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf mezhebin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Fıkıh ilmine olan katkılarından dolayı büyük imam anlamına gelen İmam-ı Âzam ünvanını almıştır. En önemli eseri Fıkh-ı Ekber’dir. Türkiye, Balkanlar, Pakistan ve Hindistan gibi yerlerde yaygındır.

Malikilik: Malik bin Enes’in görüşleri ile şekillenmiştir. Medine’de doğmuştur ve görüşleri bu şehrin uygulamaları ile şekillenmiştir. Görüşleri Hicaz başta olmak üzere Mısır, Fas, Tunus ve Cezayir gibi yerlerde etkili olmuştur. En önemli eseri Muvatta’dır.

Şafiîlik: Muhammed b. İdris eş-Şafii’nin görüşleri ile şekillenmiştir. Mısır’ın Gazze şehrinde Doğmuş, Mısır’da vefat etmiştir.  Görüş bildirirken Kur’an ve sünnete, çözüm bulamazsa âlimlerin ortak görüşlerine (icma), yine çözüm bulamazsa karşılaştırmaya (kıyas) başvurmuştur. En önemli eseri er-Risale’dir. Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, Irak, Suriye ve Filistin gibi yerlerde yaygındır.

Hanbelîlik: Ahmed b. Hanbel’in görüşleri ile şekillenmiştir. Bağdat’ta yaşamış, Çözüm üretirken önce Kur’an ve Sünnete başvurmuş, Sahabilerin sözlerini de delil olarak kabul etmiştir. Görüşlerinde Peygamberimizin sözleri önemli bir yere sahiptir. En önemli eseri Müsned’dir. İçerisinde binlerce hadis bulunur. Irak, Suriye ve Filistin gibi yerlerde yaygındır.

İslam Düşüncesinde Tasavvufi Yorumlar

Tasavvuf: İslam dininde yer alan ahlakî esasları hayata geçirmeyi amaçlayan, Peygamber Efendimizin sünnetine dayalı bir hayat tarzını yaşam biçimi haline getirmeyi ilke edinen ilim dalıdır.

Mutasavvıf: Tasavvufî hayat tarzını benimsemiş ve yaşam tarzı haline getirmiş kişi.

Yesevilik: Hoca Ahmet Yesevi’nin görüşleri ile şekillenmiştir. Ahmet Yesevi, Orta Asya Türklerinin İslam’ı kabul etmesinde çok etkili olmuştur. Divan-ı Hikmet isimli eserinde Türkçe olarak söylediği hikmetli sözleri bulunmaktadır. Orta Asya’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada etkili olmuştur.

Kadirilik: Abdülkadir Geylani’nin görüşleri ile şekillenmiştir. Yoksullara yardımcı olmak, günahlardan sakınmak, günahlardan tövbe etmek önemli bir yere sahiptir. Asya’da, Balkanlarda, Orta Doğuda ve Afrika’da etkili olmuştur.

Mevlevilik: Mevlânâ Celaleddin Rumi’nin görüşleri ile şekillenmiştir. Mevlevilik, Mevlânâ’nın oğlu Sultan Veled tarafından sistemleştirilmiştir. İnsan ve Allah sevgisi ön plana çıkmaktadır. Mesnevi isimli eserinde, dürüstlük, cömertlik, tevazu gibi değerlere yer vermiştir. Musiki eşliğinde sağ el yukarıya, sol el aşağıya bakar bir şekilde dönülerek yapılan törene Sema denilir. Sema töreni, kulluk bilinci ile Allah’a yönelmeyi temsil eder.

Alevilik: Alevi, Hz. Ali’yi seven, onun taraftarı olan demektir. Alevilik ise Peygamber Efendimizin vefatından sonra Hz. Ali’nin halife olması gerektiğini savunan ve Hz. Ali’yi sahabelerin en faziletlisi olarak gören düşünce akımıdır. Bektaşilik: Bektaşilik, büyük Türk-İslam düşünürü Hacı Bektaş-ı Veli’nin görüş ve düşüncelerine dayanan tasavvuf ekolüdür. Bu iki düşünce akımı Hz. Ali, Ehl-i Beyt ve on iki imam sevgisini temel aldıkları için zamanla birlikte anılır olmuşlardır.

7. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Konuları için tıklayınız.

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 30 + 4 kaçtır?