Sosyolojiye Giriş Konu Anlatımı
Sosyoloji ayt konu anlatımı, Sosyoloji tyt konu anlatımı , Sosyoloji yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Sosyolojiye Giriş Konu Anlatımı hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz.
Sosyolojiye Giriş
- Sosyolojinin Tanımı ve Özellikleri
- Sosyolojinin Diğer Bilimlerle İlişkisi
- Toplumu Oluşturan Ögeler
- Sosyolojik Düşüncenin Doğuşu
- Sosyolojide Araştırma Yöntemleri
- Türkiye’de Sosyoloji Çalışmaları
Sosyolojinin Tanımı ve Özellikleri
Sosyoloji, toplum bilimini ve insanların sosyal hayattaki etkileşimlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Sosyoloji, toplumların tarihsel süreç içinde nasıl değişimlere uğradığını inceler. İnsan ve toplum arasındaki ilişkileri anlamlandırmaya ve çözümlemeye çalışır. Sosyoloji, herkesin ortak olarak kabul ettiği düşünceleri benimseyen bir bilim dalı değildir. Sosyolojiye yeni yeni incelemeye başlayan kişilerin aklını farklı görüşler ve kuramlar karıştırabilir.
Özellikleri
– Sosyoloji, tek tek bireylerin sorunlarıyla değil, toplumu ilgilendiren sorunlarla ilgilenir. Örneğin sosyoloji, ilk bakışta bireysel bir sorun olarak algılanan “intihar” olayının toplumsal boyutuyla ilgilenir. Sosyolog, toplumsal olayları kendi değer ve beğenilerinin etkisi altında kalmadan nesnel (objektif) olarak inceler.
– Sosyoloji, olanı olduğu gibi inceler. Ahlak, hukuk, din gibi bireylerin nasıl davranması gerektiğine ilişkin kurallar koymaz. Bu anlamda, sosyoloji kural koyucu yani normatif değildir. Örneğin sosyoloji yardım etmeme davranışını iyi ya da kötü olarak değerlendirmez. Bu davranışın neden ve sonuçlarına eğilir.
– Sosyoloji doğa bilimleri gibi deneysel bir bilim değildir. Çünkü sürekli değişim hâlinde olan toplumsal olayları ve toplumsal çevreyi laboratuvar koşullarında gözlemlemek ve yönlendirmek mümkün değildir.
– Sosyoloji, toplumsal kurumların (aile, din, eğitim, ekonomi, siyaset, hukuk) yapılarında ve işlevlerinde meydana gelen değişmeleri, tarihsel gelişim süreci içerisinde inceler. Örneğin Cumhuriyetin ilanı ile beraber siyaset kurumunun işlevinde meydana gelen değişmeler sosyolojinin alanına girer.
– Sosyoloji, toplumsal olguların nedenlerini bireylerde değil diğer toplumsal olgularda arar. Örneğin köyden kente göç olgusunu inceleyen bir sosyolog, bu olguyu bireysel tercihlerle açıklamaz. Göçün nedenini tarımda traktörün kullanılması, sulu tarımın yapılmaması, toprakların miras yoluyla parçalanması vb. gibi diğer toplumsal olgulara bağlar.
– Sosyoloji, toplumsal yapıyı bir bütün hâlinde inceler. Diğer toplumsal bilimler toplumsal yaşamın farklı yönlerini ayrı ayrı inceler. Örneğin sosyal antropolog kültürel yapıyı; ekonomi, mal ve hizmetlerin üretimini, bölüşümünü ve tüketimini; sosyoloji ise, toplumsal yapı içerisinde yer alan kültürel ögeleri, ekonomik ilişkileri, coğrafi konumu bilmek zorundadır. Bu yüzden de sosyologlar sürekli olarak diğer toplumsal bilimlere başvurma gereksinimi duyarlar.
Sosyolojinin Diğer Bilimlerle İlişkisi
Sosyoloji – Tarih : Tarih, geçmişte yaşanan olayları tek tek, belgelere dayanarak, yer ve zaman bildirerek ele alır. Sosyoloji ise tek tek yaşanan tarihsel olayların ortak noktalarından hareketle genellemelere ulaşır. Geçmişte yaşamış insan toplulukları hakkında bilgi edinir.
Sosyoloji – Sosyoloji : Sosyoloji, insan ve hayvan davranışlarını inceleyen pozitif bir bilimdir. Toplum ise tek tek bireylerin ortaya koyduğu sosyal ilişkilerden oluşur. Aynı zamanda bireyler ortaya koydukları toplum kültürünün bir üyesi olarak yaşarlar. Bu durum sosyolojinin, Sosyolojiden tamamen bağımsız olmadığını gösterir.
Sosyoloji – Antropoloji : Antropoloji, toplumların ırk yapıları ve kültürleriyle ilgilenir. Kültür bir toplumun yaşayış tarzını belirttiğinden ve ırkların da toplumsal yaşantıyla ilişkisi olduğundan dolayı, antropoloji sosyolojiyle yakından ilişkilidir.
Sosyoloji – Hukuk : Hukuk, insanlar arası ilişkiyi düzenleyerek toplum düzenini sağlamaya çalışır. Toplumun düzeni, konusu toplum olan sosyolojiyle yakından ilişkilidir.
Sosyoloji – Ekonomi : Ekonomik faaliyetler, üretim, tüketim, bölüşüm ve değişim ilişkilerinden oluşur. Topluma faydalı olmaya yönelik yapılan bu ekonomik faaliyetler toplumsal ilişkilerin büyük bir bölümünü oluşturur ve toplum hayatını önemli derecede etkiler.
Sosyoloji – Siyaset : Siyaset yönetim ilişkilerini konu edinir. Toplumun yönetimi de sosyolojiyle ilişkilidir.
Sosyoloji – Coğrafya : Yeryüzü şekilleri, doğa kaynakları, bitki örtüsü, iklim vs. coğrafyanın konusu olduğu kadar, toplumsal yaşantının belirleyici unsurlarıdır. Bu bakımdan sosyolojiyle ilgilidir.
Toplumu Oluşturan Ögeler
Belirli bir coğrafi mekânda karşılıklı etkileşim içinde bulunan, ortak bir kültürü paylaşan, kendilerini bir bütün olarak gören insan topluluğuna toplum denir. Toplumu oluşturan unsurlar şunlardır: birey, toplumsal gruplar, kurum ve kuruluşlardır.
Toplumsal kurum, aynı özellikte bulunan toplumsal değer, kural ve olayların oluşturduğu bütündür. Ekonomi ile ilgili değer, kural ve olaylar ekonomi kurumunu, eğitim ile ilgili değer, kural ve olaylar eğitim kurumunu oluşturur. Temel toplumsal kurumlar aile, eğitim, din, siyaset ve ekonomi gibi kurumlardır.
Kurumların sosyal hayattaki somut görünümlerine kuruluş denir. İki veya daha fazla bireyin sürekli etkileşim içinde bulunarak ortak amaçlarını gerçekleştirmek için oluşturduğu topluluğa toplumsal grup denir. Toplumsal gruplar büyüklüklerine göre, resmi olup olmamasına göre, sürelerine göre ve aralarındaki ilişki şekline göre sınıflandırılabilirler.
Sosyolojik Düşüncenin Doğuşu
19. yüzyıla kadar toplumsal olaylara duyulan ilgi felsefi düzeyde kalmıştır. 19. yüzyılda toplumlardaki değişme ve gelişmeler sosyolojinin inceleyeceği verilerin artmasını sağlamıştır. Değişme ve gelişmeler, toplumsal yapıda oluşan sorunlar toplumun kendine özgü yöntem ve tekniklerle incelenmesi zorunluluğunu doğurmuştur.
Böylelikle sosyoloji bilimi ortaya çıkmıştır. Sosyolojinin doğuşunda etkili olan olaylar:
Rönesans ve reform hareketleri, 1789 Fransız İhtilali, Sanayi Devrimi, Coğrafi keşifler ve teknik ilerleme, kentleşme, kırsaldan kente göç…vb.
Sosyolojinin doğuşu ve gelişimine katkıda bulunan düşünürler: İbni Haldun, Auguste Comte, K. Marks, E.
Durkheim, Max Weber, F. Le Play’ dir.
Sosyolojide Araştırma Yöntemleri
Bilimsel Yöntemin Aşamaları
Sırasıyla bu aşamalar gözlem, hipotez, sınama (deneyleme) ve genellemelere (kuram ve yasalara) ulaşma şeklinde gerçekleşir.
Mesela; traktörün köy hayatı üzerindeki etkisini belirlemek isteyen bir araştırmacı, hipotezini (varsayımını) oluşturmak için öncelikle köy hayatını gözlemlemiş olmalıdır. Bu gözlemlerine dayanarak oluşturduğu hipotezinin, traktörün köylerde kullanılmaya başlanmasından sonra doğrulanıp doğrulanmadığını sınar. Doğrulanması halinde traktörün köy hayatını etkilemesi konusunda bilimsel yargılara (kuram ve yasalara) ulaşır. Bilim adamı bilimsel yargılara ulaşırken bu yargıların güvenilirliğine çok dikkat etmelidir.
Bilimlerin Kullandığı Genel Yöntemler
Tümevarım (Dedüksiyon): Ayrı ayrı gözlemlerden hareketle genel yargılara ulaşmaktır.
Tümdengelim (Endüksiyon): Doğruluğu kabul edilmiş genel yargılardan özel yargılara ulaşmaktır. Sosyoloji de bir bilim olarak bu iki yöntemi araştırmalarında kullanır. Ancak sosyolojinin inceleme sahası geniş olduğundan incelenen evrende geniş olabilmektedir. Bu nedenle bu araştırmalarda örneklem alma önem kazanmaktadır.
Bir araştırmanın kapsamına giren bireylerin ve olguların tümüne evren denilir. Belli bir evrenden belli kurallara göre seçilmiş ve seçildiği evreni temsil etme yeterliliği olduğu kabul edilen küçük gruba (kesite) örneklem denir. Örneklemden alınan sonuçlar, ilgili evrene genellenir.
Birleştirici Yöntem: Tümevarım ve tümdengelim metotlarının birlikte kullanılmasıdır. Sosyal olaylar çok yönlü ve çok faktörlü olduğu için sosyolojide birleştirici metot kullanılması gerekmektedir. Çünkü birleştirici metot olaylara hem neden-sonuç ilişkisi açısından bakar, hem de olaylara bütüncül bir yaklaşım sergiler.
Analoji: İki olay veya olgu arasındaki bir veya birkaç ortak özellikten yola çıkarak, biri hakkında verilen bir yargıyı diğeri hakkında da vermektir. Mesela; “İstanbul büyük şehirdir ve toplumsal sapma sorunu vardır. Ankara da büyük şehirdir. O halde Ankara’da da toplumsal sapma sorunu vardır.”
Sosyolojinin Araştırma Yöntemleri
Tarama araştırması: Geniş grupları kapsayan bir araştırmadır. En önemli türü kamuoyu araştırmalarıdır. Bu araştırmalarda çoğunlukla anket ve görüşme tekniği kullanılır. © dersimiz.com
Alan çalışması: Belli bir olayın çok boyutlu olarak derinlemesine incelenmesidir. En önemli türü monografidir.
Monografiler belde (köy, şehir) ve kuruluş (sendika, siyasi, parti- baskı grubu) monografileri diye ikiye ayrılır. Ayrıca gözlem, anket ve görüşme veri toplama teknikleri de alan çalışmasında kullanılır.
Belgelere dayalı araştırma: Yazılı belgeler, istatistik belgeler ve günlük yaşamın bir parçası olan her türlü belgenin (fotoğraflar, ses kayıtları, ev ve iş araç gereçleri vb.) kullanılarak bir konunun araştırılmasıdır.
Sosyolojide Veri Toplama Teknikleri
Gözlem: Toplumsal olayların oluş halinde iken amaçlı olarak izlenmesidir. Sosyolojide gözlem basit ve sistematik gözlem olmak üzere ikiye ayrılır.
Basit gözlem katılımlı ya da katılımsız şeklindedir. Araştırmacı incelediği sosyal grubun içinde, grubun bir üyesi olarak yaşayarak gözlem yapıyorsa katılımlı, eğer araştırmacı araştırdığı olayı tıpkı bir seyirci gibi inceliyorsa katılımsız gözlemdir.
Sistematik gözlem ise araştırmacının standart araçlara başvurarak bilgi toplamasını sağlayan bir tekniktir.
Anket: Toplumsal nitelik taşıyan herhangi bir konu, nesne veya olay hakkında bireylerin duygu, düşünce ve tutumlarını tespit etmek amacıyla hazırlanmış soru listesi ile bilgi alınmasıdır. Anketi ilgili herkese uygulamak mümkün olmadığından örneklem yoluna başvurulur. Anket bireysel ve toplu olarak uygulanabilir.
Görüşme (mülakat): Görüşme, yüzyüze ve sözel olarak yapılan bilgi toplamadır. Bu görüşme bir kişiyle olabileceği gibi bir grup insanla da olabilir.
Monografi: Sınırları belirlenmiş bir konunun derinlemesine incelenmesine monografi denir. İlk monografi çalışmalarını Fransız Le Play, “madende çalışan işçi aileleri” üzerinde yapmıştır. Monografi sistematik bir gözlem tekniğidir.
Sosyometri: Küçük gruplarda, grup üyeleri arasındaki duygusal yakınlaşma derecesini (sevme, kıskanma, nefret etme gibi) belirlemeye yarayan bir araştırma tekniğidir. Amaç küçük grupların iç yapısını gözlemlemek ve varsa iç aksaklıklar grubun iç yapısını yeniden düzenlemektir.
Olay incelemesi: Toplumsal olguların anlaşılmasına yardımcı olması için, geçmişteki durumlarının incelenmesidir. Mesela; askerlik olgusuna verilen değer geçmiş yaşantılarla ilgilidir.
İstatistik: Diğer araştırma tekniklerinden elde edilen bilgilerin sayılarla ifade edilerek yorumlanmasıdır. Bu yorumlamada sık sık grafikler kullanılır. Bu sayede bilimsel yargılar nesnel bir anlatıma kavuşur.
Durkheim’in Yöntem Anlayışı
Sosyolojinin pozitif bilim olarak kurulmasını sağlayan Durkheim’in yöntem anlayışı şöyledir:
– Sosyal olaylar bir eşya gibi alınmalıdır. Bu durumda toplumsal bilinç işe karışmayacağından, objektif olunabilir. (Objektiflik ilkesi)
– Sosyal olaylar, yine sosyal olaylarla açıklanmalıdır. Çünkü toplumsal olaylarda belirleyici öğe olan toplumsal bilinç, bireysel bilinç üzerinde sürekli bir baskı kurarak etki yapar.
– Sosyal olaylarda normalliğin ve anormalliğin ölçüsü toplumdur. Toplumun çoğunluğunda yaygın olan şey normaldir. Bu nedenden dolayı normalliğin ve anormalliğin ölçütü toplumlara göre değişir.
Türkiye’de Sosyoloji Çalışmaları
Ziya Gökalp ‘’hars ve medeniyet’’, Prens Sabahattin ‘’ademi merkeziyetçilik’’, Mübeccel Belik Kıray ‘’tampon kurum’’ kavramlarıyla ve toplum ile ilgili yazdıkları eserleriyle sosyolojiye katkıda bulunmuşlardır.