Osmanlı Merkez Teşkilatlanması Konu Anlatımı
Tarih ayt konu anlatımı, Tarih tyt konu anlatımı , Tarih yks konu anlatımı… Merhaba arkadaşlar sizlere bu yazımızda Osmanlı Merkez Teşkilatlanması hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi edinebilirsiniz
Osmanlı Merkez Teşkilatlanması
Osmanlı devlevlet yönetiminin oluşumunda;
– Eski Türk gelenekleri,
– İslam dinin kuralları,
– Hakim olunan bölgelerdeki yönetim anlayışlarını etkili olmuştur.
– Osmalı Devleti’ni Osmanlı soyundan gelen hükümdarlar yönetmiştir. Osmanlı Devleti’ndeki bu yönetim şekline “mutlak monarşi” adı verilmiştir.
– Osmanlı Devleti’nde padişah ülkenin mutlak hakimi olarak görülmüş , tüm gücün padişaha ait olduğu kabul edilmiştir. PAdişah sahip olduğu gücü ve otoritesini töre, İslam hukuku ve adalet sistemine uygun olarak kullanmıştır.
Osmanlı Devleti’nin diğer isimleri
– Devlet-i Aliyye,
– Devlet-i Muazzama,
– Devlet-i Ebed Müddet,
– Saltanat-ı Adalet,
– Yüce Devlet,
– Büyük Devlet,
– Ebedi Devlet,
– Adaletli Sultanlık.
Merkez Teşkilatı
Osmanlı merkez teşkilâtı devletin yönetildiği ve çeşitli bölümlerin bulunduğu saray teşkilâtından oluşmaktaydı. Merkez teşkilâtında mutlak otorite padişahtı.
Diğer Türk – İslam ve ilk Türk Devletleri’ndeki kut anlayışı benzer şekilde Osmanlı Devleti’nde de görülmüştür. Buna göre devleti yönetme yetkisi Osmanlı hanedanına aittir.
Osmanlı Devleti bir İslam Devleti olduğundan yönetimde şer’i ve örfi hukuk etkiliydi.
Hükümdar
Osmanlı Devleti’nde padişahın; halkı korumak, orduyu komuta etmek, adaleti sağlamak, huzur ve refahı sağlamak kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek gibi görevleri vardı.
Osmanlı Devleti’nde hükümdar ailenin mutlak hakimi sayılmış, buna rağmen yetkileri şeri(İslam hukuku) ve geçmişten gelen geleneksel kurallar (örfi hukuk) tarafından sınırlandırılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde padişahlar Fatih’ten itibaren Eyüp Sultan’da yapılan cülus töreni ile tahta çıkmış ve kılıç kuşanmıştır.
Hükümdar Unvanları | Hükümdar Sembolleri |
Bey
|
Hutbe Sikke kestirmek Davul(nevbet) çaldırmak Sancak Hilat giymek Çetr(saltanat şemsiyesi) Tuğ Tuğra Kılıç alayı Otağ Taht |
Osmanlı padişahları halife unvanını ilk ilk kez resmi olarak Küçük Kaynarca Antlaşması’nda kullanmıştır. İkinci defa ise Trablusgarp Savaşı’ndan sonraki Uşi Antlaşması’nda kullanılmıştır.
Yasama
Ferman: Padişahın yazılı buyruğudur.
Kanunname: Birçok konunun bir arada ele alındığı padişah buyruğudur.
Adaletname: Halkın hakkını yönetene karşı korunduğu padişah belgesidir.
Berat: Atama belgesidir.
Hatt-ı Hümayun: Halka açıklama yapılan padişah belgesidir.
Yürütme
Osmanlı Devleti’nde padişahlar yürütme gücünü Divanıhümayun ile birlikte kullanmıştır.
Yargı
Müsadere Sistemi: Hazineden maaş devlet görevlilerinin kanunsuz bir şekilde edindikleri mallarına el konulması sistemidir. II. Mahmut Dönemi’nde kaldırılan sisteme Tanzimat Fermanı’yla resmen son verilmiştir.
Kulluk Hakkı: Devşirme sistemi içerisindeki kişiler üzerinde padişahın öldürme hakkının bulunmasıdır. Kulluk hakkı resmen Tanzimat Fermanı’yla kaldırılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Veraset Sisteminin Gelişimi
Osmanlı Devleti’nde mutlak haklara sahip olan Padişahlar, Yavuz Sultan Selim döneminden itibaren Halife unvanı na da sahip olmuşlardır. Bu durum, devletin teokratik yapısını güçlendirmiştir.
Önceleri eski Türk veraset sistemini uygulayan devlet (ülke, hanedan ailesinin ortak malı sayılıyordu), zamanla daha merkezi bir özellik kazandı.
1. Murat döneminde ”ülke, hükümdar ve oğullarınındır” anlayışı yerleştirildi.
ll. Mehmet (Fatih), kardeş katlini yasallaştırdı. Şehzadelerin yönetim deneyimi kazanması için sancaklara gönderilmesini zorunlu kıldı.
I. Ahmet döneminde “Egemenlik Osmanlı soyundan gelen en büyük ve olgun olanındır.” anlayışı kabul edilmiş. Böylece hanedanın en yaşlı ve akıl sağlığı yerinde olan erkeği sultan olacaktı. Şehzadeler ise artık sancağa çıkarılmayacak, saray da denetim altında tutulacaktı (Kafes Sistemi).
Saray
Osmanlı Devleti’nde eyaletlerin yönetimi, ordunun idaresi doğrudan doğruya padişaha bağlı idi. Dolayısıyla saray, padişahın devleti idare ettiği ve özel yaşantısını geçirdiği yerdi.
Kuruluş devrinden itibaren başkent Bursa ve Edirne’de saraylar inşa edilmişti. 1453 yılında İstanbul alınınca Fatih Sultan Mehmet burada Eski Saray’ı yaptırmıştır; fakat bu saray da ihtiyaca cevap veremeyince Topkapı Sarayı yapılmıştır.
Osmanlı Devleti 19. yüzyıl ortalarına kadar bu saraydan idare edilmiş ve 1860’lı yıllardan itibaren Dolmabahçe, Yıldız ve Beylerbeyi gibi saraylar yapılmıştır.
Osmanlının ilk dönemlerinde devletin yönetildiği Topkayı Sarayı:
* Birun
* Enderun
* Harem gibi bölümlerden oluşmaktadır.
Birun
Sarayın dış bölümü olup Babüssaade kapısı ile Enderun’a bağlanırdı. Fatih devrinde buraya Arz Odası yapılmış olup padişah burada işlerini yapar, törenleri izler ve bayramlaşma törenlerine katılırdı. Sarayın dış hizmetlerine bakılan bu bölümde birçok görevliyi de görmek mümkündür.
Bu görevlileri şu şekilde sıralayabiliriz:
Yeniçeri Ağası : Yeniçeri Ocağı’nın başındaki kişi olup doğrudan padişaha bağlı idi.
Altı Bölük Halkı : Kapıkulu süvarileri olup silahtar, sipahi, sağ ulufeciler, sol ulu- feciler, sağ garipler ve sol gariplerden oluşuyorlardı.
Topçular – Cebeciler : Yardımcı muharip sınıfını oluşturuyorlardı.
Müteferrikalar :Çok şık giyinirler ve sarayın değişik bölgelerinde görevlendirilirlerdi.
Çaşnigirler :Yemek ve ziyafet işlerinden sorumlu idiler.
Çavuşlar – Kapıcılar : Haberleşme işlerine bakıyorlardı.
Seyisler : Binek hayvanlarının bakımından sorumlu idiler.
Çakırcılar: Av törenlerinden sorumlu idiler.
Darphane Eminliği: Para basım işleriyle uğraşıyorlardı.
Şehreminlik: İnşaat, bina işleriyle uğraşıyorlardı.
Devşirme: Ailelerinin isteği ile alınan Hristiyan çocuklar bir Türk ailesinin yanına veriliyordu. Burada İslâm dinini ve Türk geleneklerini öğrenen bu çocuklar daha sonra iç oğlanı adı altında Galata ve Edirne Sarayı gibi yerlerde eğitim görürlerdi. Bu eğitimden sonra elemeye tabi tutulan bu çocuklar kabiliyetleri ne göre Topkapı’daki Büyük ve Küçük Oda’ya alınırlardı. Burada da devlet adamlığı ve askerlik eğitimi alırlardı. Bu odada başarılı olanlar daha sonra Enderun’daki padişahın şahsi hizmet odalarına alınırdı.
Enderun
Padişahın özel hizmetlilerinin bulunduğu bölüm ve aynı zamanda devletin yönetim ve askerlik hizmetini yerine getirecek kadroların yetiştirildiği bölümdü.Önemli devlet adamları buradan yetişirdi.Enderun’un en önemli birimi Has Oda’ydı.Diğer hizmet ve eğitim birimleri ise,Hazine, Kiler ve Seferli odalarıydı.Bu odalarda eğitimlerini tamamlayan devşirmeler çıkma denilen bir usulle Birun’da ve taşrada önemli görevlere getirilirlerdi.
Enderun’da bulunan bazı hizmet odaları ve görevlileri şunlardır:
Has Oda :Padişahın günlük işlerine bakıldığı yer.
Has Odabaşı :Padişahın giyinip kuşanmasından sorumlu kişi.
Silâhtar :Padişahın silahlarından sorumlu olan kişi.
Çuhadar :Padişahın dış giyiminden sorumlu kişi.
Tülbentçi :Padişahın iç giyiminden sorumlu olan kişi.
Rikabdar :Padişahın ayakkabılarından sorumlu olan kişi.
Hazine Odası :Buradaki görevliler padişahın özel hazinesine ve değerli eşyalarına bakarlardı.
Kiler Odası :Sofra hizmetlerinin yerine getirildiği oda.
Seferli Odası :Musikişinas ve berber gibi kişilerin bulunduğu oda.
Bu odalarda eğitimini tamamlayanlar “çıkma” adını alırlar ve Birun ile taşrada önemli görevlerde bulunurlardı.
Harem
Arapça “yasak” anlamına gelir. Padişahın özel hayatını sürdürdüğü bölümdür. Padişahın evi olan haremde, padişahın ailesi ve cariyeler bulunurdu. Hanedan üyeleri ve darussaade ağası dışında hiç kimse buraya giremezdi. Haremde Enderun’dakine benzer bir eğitim ve teşkilat sistemi vardı. Disiplin ve protokol kurallarının geçerli olduğu Haremde cariyeler; edebiyat, müzik, güzel sanatlar, el işleri, güzel konuşma, zerafet öğrenirler ve beylerbeyi, sancakbeyi, vezir gibi üst rütbeli devlet adamlarıyla evlenirlerdi. Bu sayede saray kültürü, şehir kültürüne katkı sağlamaktaydı. Darussade dairesi, şehzade mektebi, padişah için yemek yapılan Kuşhane mutfağı, Kadın Efendiler Dairesi ve hazine; Haremde yer alırdı.
Divanıhümayun
Divan, Osmanlı merkez teşkilatının en önemli organı olup ilk kez Orhan Gazi devrinde kurulmuştur. Divan’da ülke meseleleri görüşülür ve karara bağlanırdı. Farklı inançtan herkese açık olan Divan’da son sözü söyleme yetkisi padişaha aittir. Bu durum şunu gösteriyor ki divan bir karar organı olmaktan ziyade padişahın danışma organıdır.
Divan toplantıları Kubbealtı adı verilen yerde yapılırdı ve Fatih devrine kadar başkanı bizzat padişahtı. Fatih Sultan Mehmet divan üyelerinin görüşlerini daha rahat söyleyebilmesi için divan başkanlığını sadrazama bırakmış ve kendisi de perde arkasından (pesiperde) görüşmeleri takip etmiştir. Bu uygulama sadrazamlık makamının önemini artırmıştır.
Divan teşkilatı işleyiş olarak bugünkü Bakanlar Kuruluna benzer; yalnız divanda önemli davalara da bakıldığından yani bir mahkeme gibi çalıştığından bu yönü ile bakanlar kurulundan ayrılır.
Padişahın divan başkanlığını sadrazama bırakmasıyla birlikte divan üyeleri aldıkları kararları arz odasında padişahın onayına sunardı.
Divan üyelerini ve görevlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
* Padişah
* Sadrazam (Veziriazam)
* Kubbealtı Vezirleri
* Kazasker
* Defterdar
* Nişancı
* Kaptanı derya
* Yeniçeri Ağası
* Reisülküttap
* Rumeli Beylerbeyi
Divan Teşkilatında Yapılan Değişiklikler
– Yüzyılda Divanıhümayun kaldırılarak yerine Babıali kuruldu.
– Sadrazamlık makamı yerini Başvekil’e bıraktı (1826).
– Divan üyeleri yerine nezaretler (bakanlıklar) kurulmuştur.
– Veziriazamın yardımcısı olan Sadaret Kethüdası yerine Dahiliye Nezareti, Reisülküttablık yerine Hariciye Nezareti kuruldu.
– Darphane hazinesi yerine Maliye Nezareti kuruldu. Ayrıca Evkaf (Vakıf) ve Ticaret Nezaretleri kurulmuştur.
– Mahmut Dönemi’nde farklı meclis ve komisyonlar kurulmuştur.
– Tanzimat Dönemi’nde ise okullar için Maarif Nezareti, imar faaliyetleri için Nafia Nezareti ve ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için Seraskerlik (Savunma Bakanlığı) makamı oluşturulmuştur.
– Tanzimat Dönemi’nde ise Meclisiali Tanzimat, Şurayıdevlet ve Divanıadliye gibi meclisler kurulmuştur.
TYT Tarih Konuları Konu Dağılımı için tıklayınız.