Olay Çevresinde Gelişen Metinler Konu Anlatımı

Olay Çevresinde Gelişen Metinler Konu Anlatımı,Olay Çevresinde Gelişen Metinler Nedir, Olay Çevresinde Gelişen Metinler tyt, Olay Çevresinde Gelişen Metinler ayt, Olay Çevresinde Gelişen Metinler ile ilgili örnek, Arkadaşlar bu yazımızda sizlere Olay Çevresinde Gelişen Metinler hakkında bilgiler vereceğiz. Merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızı okuyarak bulabilirsiniz.

Olay Çevresinde Gelişen Metinler

Olay çevresinde gelişen metinler 2’ye ayrılır.

Anlatmaya Bağlı Metinler

Bir olayı anlatmaya dayanan edebi metinler masal,destan, halk hikayesi… gibi metinlerdir.
Bu metinler dış dünyaya ait olayları kişi,zaman ve mekana bağlı olarak okuyucuya aktarır.
Destan ve masalla başlayan bu tür romana kadar gelen bir çizgi takip etmiştir.

Roman

Yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların yer, zaman ve kişiye bağlanarak anlatıldığı uzun soluklu eserlere roman
denir.

Romanda olaylar geniş ve ayrıntılı olarak anlatılır.
Romandaki bütün olaylar belli bir olay etrafında gelişir.Ana olay etrafında olaycıklar vardır.
Şahıs kadrosu geniştir.Kahramanlar tüm yönleriyle tanıtılır.
Zaman olarak geri dönüşler olur.

Romanlar çeşitli türlere ayrılır;

Tarihi Roman: Konusunu tarihten alır.
Töre Romanı: Toplumun yaşayış tarzı, gelenek,görenek ve törelerin ele alındığı romanlardır.
Psikolojik Roman: Ruh çözümlemelerinin yapıldığı romanlardır.
Egzotik Roman: Uzak ve yabancı ülkelerin doğa ve insanlarını anlatan romandır.
Tezli Roman: Bir görüş veya düşünceyi savunan romandır.
Polisiye Roman: Konularını polisi ilgilendiren olaylardan alan romanlardır.

Hikaye

Roman gibi olmuş ya da olması mümkün olan olayları anlatan fakat romana göre daha kısa olay yazılarına hikaye denir. Türk edebiyatında ilk hikaye örneklerini Samipaşazade Sezai ve Halit Ziya Uşaklıgil vermişlerdir.

Roman ve hikaye arasındaki farklılıklar;

 Romanda birden fazla olay yer alırken, hikayede çoğunlukla tek bir olay vardır.
Hikayede kahraman kadrosu romana göre daha dardır.
Hikayede ayrıntıya girilmezken, kahramanlar çoğu zaman hayatlarının belli bir anı içinde anlatılır.

Hikaye türleri:

Olay Hikayesi (Klasik Hikaye): Maupassant tarzı da denir. Olay esastır. Bizdeki temsilcisi, Ömer Seyfettin’dir.

Durum-Kesit Hikayesi: Çehov tarzı da denir. Olaydan çok insanın belli bir zaman dilimindeki durumu anlatılır. Bizdeki temsilcisi, Sait Faik Abasıyanık’tır.

Masal

Genellikle halkın yarattığı , ağızdan ağıza , kuşaktan kuşağa sürüp gelen ,çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan eserlere masal denir.

Masal, anonim bir türdür.
Olaylar hayal ürünüdür.
Kahramanlar insanüstü nitelikler gösterir.
Genellikle iyilik-kötülük, haksızlık-adalet, alçakgönüllülük–kibir gibi zıt karakterli kişilerin mücadelelerinden veya insanların ulaşılması güç hayallerinden söz edilir.
İyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır.
Yer ve zaman kavramları belirsizdir.
Genellikle geniş zaman veya öğrenilen geçmiş zaman kipi (-miş’li geçmiş) kullanılır.
Anlatım kısa ve yoğundur.
Masallarda cinler, periler, devler de rol alır. Bir kısmı hayvanlarla ilgilidir.
Çoğu masal “bir varmış, bir yokmuş…” ya da “evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” gibi ifadelerle başlar. Bunlara tekerleme denir. Türk masallarında “onlar ermiş muradına…” ya da “gökten üç elma düştü…” biçiminde başlayan dilek bölümü vardır.
Masallar genellikle didaktik (öğretici) bir nitelik taşır.

Halk Hikayesi

16. yüzyıldan itibaren destanın yerini alan ve sözlü halk geleneğinde yaşatılan anlatılardır.

Köy odalarında, erkek meclislerinde, kasaba ve kent kahvehanelerinde az çok kültürlü sayılabilecek kişiler tarafından anlatılır.
 Bazı halk hikâyeleri karmaşık olmayan, basit bir olay örgüsüne dayanır. Bunlar bir iki saatte anlatılabilir. Bazılarında ise uzun, karmaşık bir olay örgüsü vardır. Bu tür hikâyelerin anlatımı birkaç gece sürebilir.
 Halk hikâyeleri tema etrafında oluşan bir olay örgüsünün kişi, yer ve zaman gibi öğelerinin bütün oluşturduğu bir yapıya sahiptir.
 Anlatım nazım-nesir karışık olarak sunulur. Konularına göre; dinî halk hikâyeleri (Battalnâme, Dânişmentnâme), aşk hikâyeleri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre), kahramanlık hikâyeleri (Köroğlu), destani halk hikâyeleri (Dede Korkut Hikâyeleri) şeklinde sınıflandırılabilir.
Anlatının daha çok nesir biçiminde sürdürülmesi, olayların ve kişilerin gerçeğe, doğal boyutlara daha çok yaklaştırılması halk hikâyesini destandan ayıran temel farklılıklardır.

Fabl

Sonunda bir ahlâk dersi vermek amacıyla kaleme alınan, konusu bitkiler, hayvanlar veya cansız varlıklar arasında geçtiği düşünülen ve genellikle manzum olan edebî yazılara fabl denir.

Fabl ya da Öykünce sonunda ders verme amacı güden, güldüren, düşündüren ve genellikle manzum öykülerdir.
Genellikle hayvanların ve bitkilerin konuşmasıdır.
Fablların kahramanları genellikle hayvanlardır. Ama bu hayvanlar insanlar gibi düşünür, konuşur ve insanlar gibi davranır.
Fablın sonunda kıssadan hisse alınabilecek bir dersin verilmesi onu masaldan ayıran özelliklerin başında gelir.
Hint filozofu Beydeba’nın Kelile ve Dimne‘si ile La Fontaine’in Fabller‘i bu türün başarılı örneklerindendir. Orhan Veli’nin La Fontaine’in Masalları adıyla manzum olarak Türkçeye kazandırdığı çalışma da anılmaya değerdir.

Destan

Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

Toplumun ortak görüşlerini yansıtır.
Olağanüstü özellikler taşır.
Kişiler seçkin olur (Kral, Han, Hakan…vb.)
Ait oldukları milletten izler taşır.
Oldukça uzun olur.
Konuları bakımından savaş, deprem, yangın… şeklinde sıralanır.

Masal ile destan arasındaki farklar:

Masal konuları çeşitliyken destanda çoğunlukla kahramanlığa yer verilir.
Masal kahramanları hayaliyken destan kahramanlarına tarih sayfalarında rastlanılır. Oğuz Kağan gibi…
Destanlar manzumken masallarda manzum kısımlar yok denecek kadar azdır.
Masalların benzerlerine başka milletlerde de rastlanırken destanlar millidir.

Roman ile destan arasındaki farklar:

Destanda bir milleti derinden etkileyen olaylar işlenirken romanda konu sınırlaması yoktur.
Destanın doğal gerçekliği bulunmazken romanda doğal gerçeklik ve kurmaca gerçeklik birlikte işlenir.

Mesnevi 

Beyit sayısı sınırsızdır.
Konu sınırlaması yoktur. Genellikle savaş, aşk,tarihi olaylar,dinî olaylar gibi konular işlenir.
Mesneviler o dönemde roman ve hikaye türünün yerini tutuyordu.
Her beyit kendi arasında kafiyelidir.
Uyak düzeni aa, bb,cc,dd,ee,… şeklinde devam eder.
Beş mesneviden oluşan eserlere “hamse” denir.
Bir şehrin güzelliğini anlatan mesnevilere şehrengiz denir.

 Türk edebiyatındaki ünlü mesneviler şunlardır:

Kutadgu Bilig (İlk mesnevi – Öğüt)
Fuzuli- Leyla ile Mecnun (Aşk)
Şeyh Galip- Hüsm ü Aşk (Aşk)
Şeyhi-Harname (Eleştiri)
Ahmedi-İskendername (Tarih)
Nabi- Hayrabat (Öğüt)
Süleyman Çelebi- Vesiletü’n-Necat (Mevlid) (Dini)
Mevlana- Mesnevi (Öğüt)

Manzum Hikaye

Nazmın nesre yaklaştırılmasıyla ortaya çıkan bir türdür.
Önemli özelliklerinden birisi metinde karşılıklı konuşmaların yer almasıdır.
Bu tarzı edebiyatımızda ilk kez Servet-i Fununcular denemiştir.Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy bu türde başarılı örnekler vermişlerdir.

Göstermeye Bağlı Metinler

Olayı bir topluluk önünde canlandırma esasına dayanan metinlerdir. Ortaoyunu,karagöz,komedi,dram… gibi türler bu bölüme
girer.

Tiyatro

Hayattaki olayları konu edinen, sahnede oynanmak amacıyla yazılan edebi eserdir. Tiyatro göstermeye bağlı bir güzel sanat dalı olarak “dramatik sanatlar” dan biridir.

Tiyatronun ; seyirci, oyuncu, sahne, eser, dil ifade gibi öğeleri vardır. Tiyatro eserlerinde oyunun temeli konuşmaya (diyaloğa) dayanır. Bu bakımdan tiyatroda konuşma üslubu ağır basmaktadır.

Roman ve hikaye soyut olduğu halde, tiyatro somuttur.
Tiyatro metinlerindeki temel ifade biçimi “ gösterme” ve “anlatma” dır.
Tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır.

Tiyatro türlerine göre ikiye ayrılır;

  • Modern Tiyatro
  • Geleneksel Türk Tiyatrosu

Modern Tiyatro

Trajedi

Seyirciye, hayatın acıklı yönlerini göstermek, ahlak ve erdemi anlatmak için yazılmış manzum eserlerdir.

Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden alır.
Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
Eser baştan sona kadar ağırbaşlı, ciddi bir hava içinde geçer.
Çirkin olaylar, seyircinin gözü önünde gerçekleştirilmez, sahne arkasında gerçekleştirilir. Bu olaylar haberciler tarafından sahnede aktarılır.
Üç birlik kuralına uyulur.( Yer, zaman, olay )
Oyunda koroya yer verilir.
Ünlü trajedi yazarları; Eski Yunan; Aiskhylos, Eurupides, Sophokles. Fransız; Corneille, Racine.

Komedi

İnsanların ve olayların gülünç yanlarını göstermek için yazılan tiyatro türüdür. Klasik komedyanın özellikleri şunlardır:

Kişilerde ya da toplumda görülen aksaklıklar, gülünç taraflar sergilenerek seyirciyi hem güldürmeyi hem de düşündürmeyi amaçlar.
Kişiler toplumun her kesiminden olabilir.
Her türlü olay sahnede canlandırılır.
Konuşma dili kullanılır.
Nazım ve nesir olabilir.
Üç birlik kuralına uyulur.
Yalnız güldürme amacı güden komedilere vodvil (entrika komedisi), abartılı hareketlerle sivri esprilerle güldürmeyi amaçlayan komedilere fars (kaba güldürü), gerçekte güldürücü olmayan bir olayı gülünçleştirerek işleyen komedilere parodi, yergiye dayanan komedilere satir, bir kişinin karakterini ortaya koymak için yazılan komedilere karakter komedisi denir.

DRAM

Hayatı olduğu gibi acıklı ve gülünç yönleriyle sahnede göstermek için yazılan tiyatro eseridir.

Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır.
Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
Üçbirlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
Olaylar, çirkin dahi olsa sahnede gösterildiği gibi kişiler

Geleneksel Türk Tiyatrosu

Karagöz

Seyirlik halk oyunlarından olan Karagöz, bir gölge oyunudur. Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise aydın tipini temsil eder. Geleneksel Türk Tiyatrosu ürünlerindendir. Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin, bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye yansıtılmasıyla oluşur. Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazı kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de adlandırılır. Kahramanları Karagöz, Hacivat, eşraftan kimseler, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir, satıcılardır. Karagöz; okumamış, hazır cevap, söylenenleri ters anlayan ve buna göre cevaplar veren kaba bir adamdır. Hacivat ise aydın ve yarı aydın kişileri temsil eder. Karagöz oyununda bütün konuşmalar perdenin arkasındaki tek kişi tarafından yapılır. Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir iştir. Karagöz oyununun oynatıldığı perdeye “hayal perdesi” denir. Oynatan kişi de hayali ya da hayalbaz olarak adlandırılır.

Karagöz oyunu dört bölümden oluşur:

1.Giriş: Sahneye göstermelik denen bir resim konulur.
2.Muhavere: Karagöz ve Hacivat’ın karşılıklı konuşmaları
3.Fasıl (Asıl oyun)
4.Bitiş: Oyunun sonunda hatalar için özür dilenen ve bir sonraki oyunun yerinin belirtildiği bölümdür.

Karagöz oyunundaki tipler ana hatlarıyla şöyle tasnif edilir:
Asıl Tipler: Karagöz, Hacivat
Şive taklitleri yapan tipler: Kastamonulu, Kayserili, Bolulu, Eğinli, Arap, Acem, Arnavut, Laz, Kürt, Rumelili, Muhacir, Ermeni, Yahudi, Rum, Frenk
Hasta Tipler: Beberuhi, Tiryaki, Kekeme, Altıkulaç, Sarhoş, Deli
Diğer Tipler: Çelebi, Köçek, Zenne

Orta Oyunu

Seyircilerle çevrilmiş bir alanda, yazılı bir metne bağlı kalmadan ve doğaçlama (tuluat) yoluyla oynanan bir oyundur. Pişekar ve Kavuklu oyunun temel kişileridir. Halkın ortak malıdır.

Oyunların güldürme unsurları karşılıklı konuşmalardaki söz oyunları, hazır cevaplılık, yanlış anlamalar ve yöresel konuşmaların taklitleridir. Oyunda Karagöz ile Kavuklu’nun; Pişekâr ile Hacivat’ın bütün özellikleri aynıdır. Karagöz ile Orta oyunun farkı ise, Karagöz’ün perdede, Orta Oyun’un meydanda oynanmasıdır. Yani Orta Oyunu canlı kişilerle oynanırken Karagöz’de tasvirlerin gölgesi oynatılır.

Meddah

Arapça methedici anlamına gelen meddah, taklitler yapıp hoş hikâyeler anlatarak halkı eğlendiren halk sanatçısıdır.
Meddahlık için tek kişili tiyatro denebilir. Meddahlar, günümüzün şovmenlerine ve stand-up sanatçılarına benzer.
Meddah, herkesin görebileceği bir yere oturarak bir öyküyü baştan sona, canlandırdığı kişileri ağız veya şive özelliklerine göre konuşturarak anlatır.
Tamamen doğaçlamaya dayanır.
Meddahın kullandığı üç temel araç vardır: Bir sopa veya baston, boynuna attığı büyükçe bir mendil ve oturduğu sandalye. Mendili değişik tipteki kişilerin kıyafetini göstermek ve ağzını kapatarak seslerini taklit etmek, değişik başlıklar yapmak için kullanır. Sopadan da oyunu başlatmak, seyirciyi susturmak, değişik sesler çıkarmak ve saz, süpürge, tüfek, at gibi varlıkları canlandırmak için yararlanır.
Meddah bir beyitle konuya girer. Gösterisinin bitişinde özür diler. Oyundan çıkarılacak dersi (kıssayı) bildirir.

Köy Seyirlik Oyunu

Köy seyirlik oyunları, adı üzerinde seyirlik oyunlardır. Tıpkı orta oyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da genellikle köyün ortasında, köy meydanında oynanır. Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevreler.

Oyuncu – seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur. Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar. Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa, bir tüfek olabilir. Sırası gelen oyuncu seyirci içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır. Köy seyirlik oyunlarında da orta oyununda ve meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem verilir.
 
AYT Türk Dili ve Edebiyatı Konuları Konu Dağılımı için tıklayınız.

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 30 + 4 kaçtır?