Ekstrem Doğa Olayları Konu Anlatımı
Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Coğrafya Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak bilgi sahibi olabilirsiniz. Ekstrem Doğa Olayları nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…
Ekstrem Doğa Olayları
- Astronomi Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
- Meteoroloji Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
- Jeoloji ve Jeomorfoloji Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
Astronomi Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
Meteor Düşmesi
Meteor düşmesi olduğu iddia edilen görüntüler ardından “meteor” ve “meteor düşmesi” terimleri tekrar gündeme geldi. Göktaşları bazen Dünya’nın atmosferine girer. Atmosfere giren göktaşlarına meteor denir. Genellikle kum tanesiyle çakıl taşı arasındaki büyüklüklerde olan meteorlar atmosferde yanar.
Objeler dünyanın atmosferine girdiği andan itibaren sürtünme, basınç ve diğer kimyasal etkileşimlerin de sonucu olarak ısınmaya ve sonrasında bu ısıyı yaymaya başlar. Böylece meteora dönüşmüş olur ve “ateş topu” oluşturur. Kayan yıldız olarak da bilinir. Astronomlar en parlak olanlara bolit derler. Gök taşlarının atmosferi aşıp da bıraktığı etkiler kendi aralarında çok çeşitlidir. Jeologlara göre, bolitler krater oluşturabilecek büyüklükte meteoritlerdir. Dünya atmosferine ortalama olarak yılda birkaç bin gök taşı girer. Ancak bunların beş yüz kadarı buharlaşmadan, yere gök taşı olarak düşer.
Meteoroloji Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
Ekstrem Sıcaklıklar (Aşırı sıcaklar ve soğuklar)
Güneş ışınlarının geliş açısı, yükselti, nem ve rüzgarlar yerküredeki sıcaklık dağılışını etkileyen faktörlerden bazılarıdır. Tropikal kuşak ve çevresinde sıcaklıklar yıl boyunca yüksekken kutuplar çevresi yılın tamamında soğuktur. Orta kuşakta ise dört mevsim belirgin olarak yaşandığı için her mevsimin kendine özgü bir sıcaklık ortalaması oluşmuştur. Sıra dışı yüksek ya da düşük sıcaklıklar Dünya’da daha çok orta kuşağı etkilemektedir. Dünya Meteoroloji Örgütüne göre mevsim normallerindeki sıcaklıkların ortalama maksimum sıcaklıklardan 3 ila 5 derece üzerinde art arda 5 gün veya daha fazla süre ile devam etmesine sıcak hava dalgası denir. Sıcak hava dalgalarının canlıların yaşamı, su kaynakları, bitki örtüsü ve enerji tüketimi üzerinde önemli etkileri vardır. Sıcak hava dalgaları çeşitli sağlık sorunlarına yol açıp insanların yaşamını yitirmesine de sebep olmaktadır.
2003 yılı yazında Avrupa’da hava sıcaklıkları uzunca bir süre mevsim normallerinin üzerinde seyretmiş ve sıcak hava dalgası oluşmuştur. Yaşanan bu sıcak hava dalgası başta Fransa olmak üzere Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere, Hollanda, Portekiz ve Belçika’da insanların yaşamlarını yitirmelerine neden olmuştur. Sıcaklık değerlerinin mevsim normallerinin altına düşmesi ve düşük sıcaklıkların uzun bir süre devam etmesi de soğuk hava dalgası olarak ifade edilir. 2012 yılında Orta ve Doğu Avrupa’da yaşanan aşırı soğuklar ile kar yağışının yaklaşık bir ay devam etmesi nehir ve göllerin donmasına, ulaşımın aksamasına, enerji tüketiminin artmasına, ekonomik faaliyetlerin sekteye uğramasına ve yaklaşık 6.000’e yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.
Şiddetli Rüzgarlar ve Fırtınalar
Kasırga, hortum ya da tayfun aynı meteorolojik olayı anlatmakta kullanılan sözcüklerdir. Bunlar tropikal alçak basınç etkisi ile oluşmaktadır. Bu fırtınalar sonucu çok büyük enerji açığa çıkmaktadır. Can ve mal kaybına yol açan bu tropikal fırtınalar, yılın belli dönemlerinde belli bölgelerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, Hint Okyanusu’nda ocak-mart ayları arasındaki fırtınalar tayfun olarak adlandırılır. Haziran-kasım ayları arasında Florida’da saatte 80-120 km hızla ilerleyen tropikal hortumların çapı 300 ila 1000 km’yi bulur, güzergahları binlerce km’ye uzanabilir ve etkileri bir hafta devam eder.
Alçak basınç alanları civarında, hızı saatte 300 km’yi bulabilen çok kuvvetli rüzgarlar oluşur. Bünyelerine aldıkları nem yüksek irtifada yoğuşarak şiddetli yağmurlara dönüşür. Kasırga karaya ulaştığında giderek hız kaybetse de şiddetli rüzgarlar ve yağışlarla büyük hasarlara neden olabilir. Deniz seviyesi birkaç metre yükselir, bu da su baskınlarına yol açar. Örnek olarak 1900 yılının eylül ayında etkili olan kuvvetli rüzgarların meydana getirdiği dalgalar nedeniyle Galveston / Teksas’da çok sayıda insan hayatını kaybetmiş, Galveston şehrinin büyük bir bölümü sular altında kalmıştır.
Şiddetli Yağışlar
Karada yaşayan canlıların yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu tatlı suların büyük bir kısmı yağmur sularından oluşur. Her canlının suya gereksinimi farklı olduğu için yağmur miktarının çok fazla ya da çok az olması sorun oluşturabilir. Yağış düzeni iklimlere göre farklılıklar gösterir. Yağışın en az olduğu bölgeler, yüksek basınç şartlarının yaşandığı tropikal çöller ile kutup bölgeleridir. Bu bölgelerdeki bazı alanlarda yıllık yağış miktarı 10 mm’nin altındadır. Yağışın en fazla olduğu yerler ise muson ikliminin, ekvatoral ve okyanusal iklimin görüldüğü yerlerdir. Dünya’nın en yağışlı yeri Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Mawsynram (Masinram) bölgesidir. Bu bölgeye yılda ortalama 11.871 mm yağış düşer. Birkaç kilometre doğudaki Cherrapunji (Çerapunçi) ise Dünya’nın en yağışlı ikinci bölgesidir. Buraya düşen ortalama yağmur miktarı Mawsynram’dan sadece 100 mm daha azdır.
Yağışların miktarı, mevsim normallerinin dışına çıktığında sorun oluşturur. Afet ve Acil Durum (AFAD) Başkanlığı verilerine göre sel, ülkemizde görülen doğal afetler içinde depremden sonra en fazla can ve mal kaybının görüldüğü doğa olayıdır. Dünyada sellerin oluşumunda en çok etkili olan faktör yağışlarda görülen uç değerlerdir. 2017 yılında Yunanistan’ın batı bölgelerinde aşırı yağışlar nedeniyle sel afeti yaşanmıştır. 14 kişinin yaşamını yitirdiği bu olayda sele kapılan araçlar ancak binalara çarparak durabilmiştir. Yağış türlerinden biri olan kar yağışları da beklenmedik zamanlarda ve uzun süreyle etkili olduğunda insan hayatını olumsuz etkileyen bir doğa olayıdır. “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” atasözüne çok uygun düşen bir olay, 1987 yılının Mart ayında İstanbul’da yaşanmıştır. 4 Mart’ta başlayan kar yağışı 14 Mart’a kadar sürmüştür. İki hafta boyunca devam eden yağış sonucunda bazı bölgelerde kar kalınlığı bir metreyi geçmiş, İstanbul halkı bu süre boyunca işlerine gidememiştir. Ulaşımın aksamasına bağlı olarak İstanbul’da temel tüketim mallarının fiyatları yükselmiştir.
Jeoloji ve Jeomorfoloji Kökenli Ekstrem Doğa Olayları
Jeolojik ve jeomorfolojik karakterli olaylar, kaynağını yer kabuğundan veya yerin derinliklerinden alarak gelişen olaylardır. Bu olaylardan olan deprem, volkanizma, tsunami ve kütle hareketleri yeryüzünde çok büyük yıkımlara, can ve mal kayıplarına neden oluyorsa ekstrem özellik kazanırlar. Örneğin heyelan afete neden olan bir olaydır. Ancak yerleşim yeri olmayan, orman örtüsünden yoksun bir arazide oluşan heyelan ekstrem bir doğa olayı değildir.
Jeolojik ve jeomorfolojik olayların başlıcaları deprem, volkanizma, tsunami; kütle hareketleri adı verilen heyelan, kaya düşmesi ve çamur akıntısıdır.
Depremler
Levhaların birbirine doğru yaklaşması, birbirinden uzaklaşması ya da yan yana sürtünerek yer değiştirmesi sonucu onlarca yılda yoğun bir enerji birikimine neden olduğunu, bu enerjinin açığa çıkmasıyla depremlerin meydana geldiğini öğrenmiştiniz. Depremler sonucunda bazen tsunami, heyelan, çamur akıntısı, su seviyelerinde değişmeler olmakta ve bu olaylar canlıların zarar görmesine neden olmaktadır. Örneğin 1999 yılında ülkemizde meydana gelen 7.4 şiddetindeki Marmara Depremi ile 2008 yılında Çin’de meydana gelen 7.9 şiddetindeki deprem sonucu binlerce insan yaşamını yitirmiş, birçok yapı yıkılmış, büyük ölçüde maddi zararlar gerçekleşmiştir. En fazla can kaybının yaşandığı deprem ise 1556’da Shensi (Şensi-Çin)’de meydana gelmiştir. Bu depremde
830 bin kişi yaşamını yitirmiştir. 1939’da Erzincan’da yaşanan 8.0 şiddetindeki depremde ise şehir yerle bir olmuş, 30 bin insan yaşamını yitirmiştir. Yeryüzünde yaşanan en şiddetli deprem ise 22 Mayıs 1960’da Güney Şili’de olmuştur. Richter (Rihter) ölçeğine göre 9.5 şiddetinde olan bu deprem sonucu sekiz yanardağ patlaması olmuş, depremnedeniyle oluşan tsunami, Hawai (Hıvai) ve Japonya’ya kadar etkili olmuştur. 11 Mart 2011 tarihinde Japonya’nın kuzeyinde meydana gelen 8.9 büyüklüğündeki deprem sonrasında ise büyük bir tsunami meydana gelmiş, bu olay çok fazla can ve mal kayıplarına neden olmuştur.
Volkanik Olaylar
Volkanik faaliyetler yer kabuğunun zayıf olduğu levha sınırlarında görülür. Volkanik faaliyetler sonucu bol miktardaki malzemenin yer yüzüne püskürmesiyle volkanik araziler oluşur. Volkandan çıkan duman ve küller atmosferi kaplayarak güneş ışınlarının yeryüzüne gelmesini engeller. Bunun sonucunda iklim değişiklikleri yaşanır.
1815 yılında Endonezya’da Tambora dağında volkanit patlamalar sonucu 92.000 kişi hayatını kaybetmiş, oluşan toz ve kül bulutları Avrupa ve Kuzey Amrekika’ya kadar uzanmış, 1816 yazının soğuk geçmesine neden olmuştur. 2010 yılında İzlanda’da buzul altındaki Eyjafjallajökull yanar dağının patlaması sonucu atmosfere karışan kül ve toz bulutları 14 – 21 Nisan tarihleri arası Avrupa’da hava yolu ulaşımının durmasına sebep olmuştur.
Volkan Patlamalarının Etkileri
*Volkanik püskürmeler oluşur.
*Deprem oluşur.
*Kül yağmurları oluşabilir.
*Tsunami oluşabilir.
*Can ve mal kayıpları oluşabilir.
*İklim değişiklikleri oluşabilir.
Tsunami
Okyanus, deniz tabanı veya denize yakın bir yerde meydana gelen deprem, volkanizma gibi tektonik olaylarla ilişkili olarak tsunami adı verilen dev dalgalar meydana gelmektedir.
Bu dalgaların yüksekliği 50 metreye kadar ulaşabilmekte, hızları da ekstrem değerleri bulmaktadır. Öyle ki, suyun derin olduğu okyanusun açık bölgelerinde tsunami dalgalarının hızı satte 900 km veya daha fazla olabilmektedir. Bu nedenle yalnızca meydana geldiği yerleri değil, kilometrelerce uzaktaki kıyıları da etkilemektedir.
Tsunami en çok Büyük Okyanus’ta oluşmakta ve bu okyanusun kıyısındaki ülkelerde etkili olmaktadır. Örneğin 1960’ta Şili açıklarında meydana gelen deprem sonucu oluşan tsunami dalgaları önce binlerce km uzaktaki Hawai Adaları’nı, yaklaşık bir gün sonra da Japonya kıyılarını etkilemiştir. Aynı şekilde 2004 yılında Endonezya’da meydana gelen deprem sonucunda oluşan tsunami, Güneydoğu Asya kıyılarında büyük bir felakete neden olmuştur. Bu dalgalar, Afrika kıyılarına kadar ulaşmıştır. Bunun sonucunda da çok sayıda insan yaşamını yitirmiş ve birçok yerleşim birimi yerle bir olmuştur. 1883 yılında Sumatra ve Java Adaları’nda yaklaşık 36.500 insanın yaşamına mal olan ve yüksekliği 35 m’yi geçen tsunaminin nedeni ise Endonezya’daki Krakaua (Kakua) Yanardağı’nın püskürmesidir.
Kütle Hareketleri
Yer kabuğunun bir parçasının yer çekiminin etkisiyle kütle hâlinde yamaçlardan aşağılara doğru hareket etmesi kütle hareketi (heyelan, kaya düşmesi ve toprak kayması) olarak adlandırılır. Kütle hareketlerinden biri olan heyelan genellikle eğim ve yağışın fazla olduğu, tabakaların eğime paralel uzandığı killi arazilerde oluşmaktadır. Depremler ya da insan faaliyetleri de kütle hareketlerini tetikler. Kütle hareketleri, gerçekleştiği yere göre farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Örneğin dağlık bir alanda akarsu yatağının önünü kapatacak şekilde gerçekleştiğinde heyelan set gölleri gibi yeni bir yeryüzü şekli oluştururken bir yerleşim alanında oluştuğunda can ve mal kayıplarına neden olmaktadır.
15 Ağustos 2017’de Afrika ülkesi olan Sierra Lione’da (Siyera Liyon) yaşanan aşırı yağışlar sonucunda başkent Freetown (Fritavn) yakınlarında sel ve heyelan meydana gelmiştir. Olayın gece saatlerinde yaşanması, etkilenen insan sayısını artırmış ve binlerce insanın evsiz kalmasına neden olmuştur.
12. Sınıf Coğrafya Konuları için Tıklayınız
12. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız