Devletleşme Sürecinde Savaşçılar ve Askerler Konu Anlatımı

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Tarih Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Devletleşme Sürecinde Savaşçılar ve Askerler Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…

Devletleşme Sürecinde Savaşçılar ve Askerler

Osmanlı Devleti’nin hızlı bir şekilde büyümesi ve ilerlemesinde en büyük etken devletin güçlü ve etkili bir orduya sahip olmasıdır. Başlangıç aşamasında devletin düzenli ordusu yoktu. Sefere çıkılmadan önce Türkmen beyliklerine duyuru yapılır ve sefere asker toplanırdı. Osman Bey kendi boyunun yanı sıra Oğuz boylarına mensup bey ve aşiret liderlerinin bağlılığına sahipti. Ancak göçebe yapıdaki bu beylik ve aşiretlerden askeri güç olarak sürekli bir verim alamıyordu. Bu birlikler hem savaşa zamanında gelmiyorlar hem de uzun kuşatmalara dayanamıyorlardı. Savaş sonrasında ise bu kuvvetler dağılarak evlerine ve normal yaşamlarına dönüyorlardı.

Osmanlı’da hem aşiret bitlikleri hem de inanç ve din uğruna savaşa katılanlar vardı. Kuruluş döneminden beri izlenen gaza ve cihat politikası sayesinde birçok gönüllü bulunabiliyordu. Bunların yanı sıra alperenler, dervişler, Türkmenler ve Ahiler destek amacıyla fetihlere katılıyorlardı. Genelde atlı gazilerden oluşan aşiret birliklerinin yanında İslam dini uğruna orduya katılan Gaziyan-ı Rûm, Ahiyân-ı Rûm ve Abdalân-ı Rûm gibi zümreler de savaşa katılıyorlardı.

 Sultan ve Osmanlı Merkezi Teşkilatı

Osmanlı içinde alplık ve gazilik önemli birer roldü. Alp; cesur, yiğit ve kahraman anlamına geliyordu. Alpler yiğit ve kahramanlık sembolü gönüllü askerlerdi. Kendilerini milletleri için feda etmeye hazırlardı. Eski Türk devletlerinden beri Alp lik ünvanı her zaman önemliydi. Alp Er Tunga, Alp Tigin, Alp Arslan gibi.

İlk Düzenli Ordunun Kurulması

Beylik döneminde Bursa kuşatması sırasında aşiret kuvvetlerinin uzun kuşatmalarda yetersiz kalması, gönüllü askerlerin sefere geç katılması, disiplin sorunları ve sevkiyat işlemleri gibi durumlar düzenli ordunun kurulmasına sebep oldu. Orhan Gazi döneminde Bursa’nın fethinden sonra düzenli ordu girişimleri başladı. Bursa kadısı Çandarlı Halil paşanın önerileri ile yaya ve atlı birlikler ilk aşamada oluşturuldu. İlk bölümde 1000 atlı ve 1000 piyade birlik Osmanlı gençlerinden kuruldu. Osmanlı’da askerlik ücretli askerlik sınıfındaydı ve bu askerler sefer sırasında belli bir miktar ücret alıyor, savaş olmadığı zamanlarda ise kendilerine tahsis edilen tarlada ekip biçiyorlardı. Ayrıca devlet askerleri vergiden muaf tutuyordu.

Yaya ve atlı birlikler 15. Yüzyılın ortalarına kadar savaşlara fiilen katılarak önemli bir rol oynadılar. Ancak bu birliklerin sayısı zamanlar arttı. Bu vaziyet karşısında Osmanlı bu askerleri belli bir sistem ile seferlere dahil etmeye başladı. Kapıkulu ocaklarının kurulması ile tersaneler, maden ocakları ve kale inşaatlarında da çalıştırılmak üzere sefer dışı zamanlarda geri hizmette faydalanıldı.

Tımar Sistemi ve Özellikleri

Osmanlı devletleşme sürecinde savaşçılar ve askerler konu özeti içerisinde tımar sistemi oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bu sistem ile hem devlet üretime teşvik edilmiş, hem de devlet bütçesine yük olmadan düzenli orduya katkı sağlanmıştır.

Osmanlı devleti yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki sınıftan oluşurdu. Devlete hizmet etmek karşılığında yönetime geçmek mümkündü. Reaya askeri sınıf dışında kalan köylüler, şehirliler ve konar-göçerlerden oluşurdu. Müslim ve gayrimüslim olarak reaya iki sınıfa ayrılıyor, bunlar gelirlerine göre vergilendiriliyorlardı.

Tımar, devlet içinde görev alanlara hizmetleri karşılığında belli bir bölgenin vergi toplama yetkisinin verilmesidir. Tımar sisteminin asıl amacı vergi toplamak gibi görünse de asıl amacı düzenli orduya asker yetiştirmesi ve bakmasıdır. Ayrıca tımar sistemi sadece askeri ihtiyaçları değil bunun yanı sıra sosyal, zirai ve ekonomik yapıda devlete önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Tımarlı sipahiler, tımar geliri ve düzeyine göre seferlere katılmak zorundalardı.

Osmanlı Devleti’nde yöneten sınıfı, padişahın idari, askeri, adli ve dini yetki tanıdığı kişilerden oluşurdu. Askeri sınıf da yönetenler sınıfı gibi vergiden muaflardı. Tımar sistemi ile savaşa her an hazır askerler yetiştirildi. Ayrıca bulundukları yerlerde güvenliği sağlayarak devletin gücünü artırdılar.

Tımarlı Sipahiler

Tımarlı sipahiler Osmanlının en önemli atlı birlikleriydi. Tımarlı sipahilerin beslemek zorunda oldukları atlı askerlere cebelü denilmekteydi. Tımar sahipleri bu askerleri besleyip yetiştirdikleri için ordunun bu bölümü devlete maddi yük olmamaktaydı, devletten maaş almazlar ve ganimet almazlardı. Sadece bulundukları reayadan vergi toplarlardı. Tımarlı sipahiler bulundukları eyaletteki alay beyine bağlı olarak seferlere onun kumandasında katılırlardı. Hemen hemen her alayda 3-4 subaşı olurdu. Subaşıları barış zamanında ise bulundukları bölgenin barış ve huzurunu sağlamakla görevlilerdi.

Osmanlıda sefer başlamadan önce, sefer emri önce beylerbeyine, beyler beyi sancak beylerine, sancak beyleri de alay beylerine iletirler ve tımarlı sipahilerin eksiksiz olarak toplanmaları sağlanırdı. Özrü olmadan sefere katılmayan sipahilerin dirlikleri azaltılır, katılıp yarar gösterenlerin ise dirliklerine zam yapılırdı. Tımarlı sipahilerin 10 da 1 i sefer zamanı bölgelerinde kalarak güvenliği sağlar ve arkadaşlarının görevlerini yerine getirirlerdi.

Tımarlı sipahilerin mutlaka iyi bir atı ve iyi bir zırhı olurdu. Vefat eden sipahilerin dirliğinin bir kısmı varsa oğluna yoksa alay beyi tarafından uygun birisine verilirdi.

Yeniçeri Ocağının Kurulması

Devletleşme sürecinde savaşçılar ve askerler konu özeti yazımıza dönemin ve devletin en önemli askeri yapılanması olan Yeniçeri ocağının kurulması, yapısı ve tüm detaylarını öğrenmeliyiz. Bu konu içerisinde Kapıkulu piyadelerinin birlik sistemini ve bölümlerini öğreneceğiz. Böylede Osmanlı devletinin en önemli birlikleri hakkında detaylı bilgiye sahip olacağız.

Pencik-Devşirme Sistemi ve Yeniçeriler

Rumeli’deki toprakları genişleyen devlet, artık daha fazla askere ihtiyaç duyuyordu. Hem Osmanlı saltanatını koruyacak hem de silahaltında bulunacak bir asker ocağı kurulmasına karar verildi. Bu yönde savaşlardan ele geçirilen erkek esirlerin 5 te 1’i (pencik) ile Hristiyan zümresinden devşirilenlerden oluşturulan yeni bir ordu kuruldu. 1. Murat zamanında Kazasker Çandarlı Halil Paşa’nın tavsiyesi ile kurulan kapıkulu askerleri aralarında piyadeler ve süvariler olmak üzere iki kısma ayrıldılar.

Kapıkulu Piyadeleri

Acemi Ocağı: Yeniçerilere asker yetiştirmek amacıyla Gelibolu’da kurulmuş birliktir. Acemi ocağına savaş esirleri yada 8 yaşından küçük, ruhen ve bedenen sağlıklı gençler şeklinde girilebilirdi. Bu sisteme pencik yada devşirme sistemi de denirdi.

Pencik kelimesi Fransızcada 1/5 anlamına gelmektedir. Pencik kanununa göre Osmanlının fethettiği bölgelerdeki esirlerin 1/5’i padişahın olurdu. Esir başına 125 akçe değer biçilirdi. Devlet esirleri toplayan komutan ve gazilere köle başına 25 akçe vergi keserdi ve buna Pencik Resmi denirdi. Bu ad altında toplanan esirlerden önce erkek olanlar ayrılırdı. Pencik erkek esirler köle statüsünde kalır hiçbir zaman kul statüsüne geçemezlerdi.

Pencikler içinde eli yüzü düzgün olan ve karakteri sağlam olanlar iç oğlan adı ile saray eğitimine tabi tutulurlardı. Geriye kalanlar Anadolu’da çiftçilerin yanına verilerek Türk ve İslam kültürü bakımından eğitilirlerdi.

Acemi ocağına girmek için bir diğer yol ise devşirmelikti. Yeni asker ihtiyacı beraberinde devşirme sistemini de beraberinde getirdi. Genel olarak Rumeli’deki Hristiyan zümreden gönüllü erkek çocukları öncelikli olarak alınırdı. Tek erkek çocuklu ailelerden devşirme için alım yapılmazdı. Ailesinden alınıp, kütük bilgileri bir deftere yazılmış ve en az 8 yıl eğitim almış bir çocuk Acemi Ocağına gönderilirdi. Devşirme olarak acemi ocağına alınan kişilere çıkma yada kapıya çıkma isimleri ile Yeniçeri ocağına alınırdı.

Yeniçeri Ocağı: Osmanlının asker ihtiyacının karşılanması için 1. Murat zamanında direk padişaha hizmet edecek şekilde 1362 yılında kurulan ordudur. Bu ordu boş dönemlerde Edirne ve çevresinde dururdu. İstanbul’un fethinden sonra Yeniçeriler için İstanbul’da iki adet kışla yapıldı. Yeniçerilerin başlarında börk isimli bir şapka giyerlerdi. Silah olarak ilk ok, yay, kılıç, hançer, balta kullanılırdı. Silahın yaygınlaşmasından sonra tüfek kullanmaya başladılar.

Yeniçeriler padişahın yanında ve merkezde görev yaparlar ve 3 ayda bir ulufe adı verilen bir maaş alırlardı. Yeniçeri askerleri başka bir işte çalışamazlardı. Yeniçerilerin yaya bölüklerine orda bölükler denirdi. Yeniçerilerin başkomutanına Yeniçeri ağası denirdi. Ocak ile alakalı işlerin ve konuların görüşüldüğü divana Ağa Divanı denirdi. Bu divanda aynı zamanda davalar da dinlenirdi.

Kapıkulu Süvarileri: Merkez ordunun itibarlı ve atlı birlikleridir. Başlangıçta nüfuzlu devlet adamlarının çocuklarından alınarak kurulmuştu. 1. Murat döneminde Kapıkulu süvarileri de dahil olmak üzere sipahi ve silahtar olarak iki bölüğe ayrıldılar. Sağ ve sol ulufeciler, sağ ve sol gariplerinde ilavesi ile toplam bölük sayısı 6 ya çıktı.

10. Sınıf Tarih Konuları için Tıklayınız

10. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 1 YORUM
  1. Mert dedi ki:

    İşe yaradı teşekkürler

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 2 + 2 kaçtır?