Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti Konu Anlatımı

Merhaba arkadaşlar size bu yazımızda Tarih Konuları hakkında bilgi vereceğiz. Yazımızı okuyarak  bilgi sahibi olabilirsiniz. Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti Nedir? sorusunun cevabı aşağıda sizleri bekliyor…

Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti

1595 – 1700 Yılları Arasındaki Siyasi Gelişmeler

XVI. yüzyılda Osmanlı Devleti, siyasi kudret açısından tarihindeki en yüksek seviyeye ulaşırken, dil, edebiyat, kültür ve sanat alanlarında da gelişmesini sürdürmüştür. Bu yüzyılda, Osmanlı dünyanın cazibe merkezi olurken dünya siyasi hayatında söz sahibi küresel bir aktör haline gelmiştir. Bu devirde halkın kültür ve refah seviyesi alabildiğine yükselmiştir.

II. Bayezid Dönemi (1481 – 1512)

Bir taht kavgası olan Cem Sultan İsyanı devleti yıpratmış ve bir süre için batı yönlü fetihlerin durmasına neden olmuştur. Sultan II. Bayezid ülkeyi ılımlı bir politika ile yönetmiştir. Bu ılımlı tavır, özellikle göçebe topluluklar gibi Osmanlı hakimiyetine karşı memnun olmayan grupları isyana cesaretlendirmiş ve Şah İsmail’in Anadolu’da yaptığı siyasi propaganda Osmanlı idaresine karşı oluşan muhalefetin iç sorun olmaktan çıkmasına sebep olmuştur. Osmanlı hakimiyet alanlarında çıkan huzursuzlukların, yaşlı ve hasta Sultan İkinci Bayezid tarafından denetlenemediğini kanıtlamıştır. Bu durum karşısında Şehzade Selim, yeniçeri desteğini de alarak 1512’de babasını tahtı bırakmaya zorlamıştır.

I. Selim (Yavuz) Dönemi (1512 – 1520)

Tahta geçtikten sonra Şah Kulu İsyanı’nın çıkış kaynağı olan Safeviler üzerine yürüyerek 1514 Çaldıran zaferiyle Şah İsmail’i yenerek Safevi tehlikesini bertaraf etti. Sultan Selim 1516 Mercidâbık, 1517 Ridâniye zaferleriyle Memlükların elindeki Suriye, Mısır ve kutsal toprakları aldı. Özellikle Mekke ve
Medine’nin Osmanlı’nın eline geçmesi, Osmanlı’yı İslam halifeliğinin merkezi olma durumuna yükseltti. Birinci Selim’in fetihlerinin önemli bir diğer sonucu da dünyanın en zengin ticaret yolunun Osmanlı’nın eline geçmesidir.

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi (1520 – 1566)

Sultan Süleyman dönemi Osmanlı’nın altın çağıdır. Kanuni döneminde Osmanlı yönünü batıya çevirmiş, bir dünya gücü olarak ortaya çıkmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, Habsburglardan V.Karl ile Fransa kralı I.François arasındaki siyasi sorunlarda I.François’in yanında yer alarak Avrupa siyasetinde aktif rol oynamıştır. 1526 Mohaç’Ia Macaristan Türk hakimiyetine girmiş, 1538 Preveze’yle Osmanlı donanması, Akdeniz hakimiyetini sağlamıştır. Kanuni Sultan Süleyman, askerî ve siyasî başarılarının yanında, kanunnameleri günün şartlarına göre yeniden düzenleyerek bir kanunnameler çağı oluşturmuştur.

XVI. Yüzyıla Kadar Osmanlı – Safevi İlişkileri

Osmanlı Devleti XVI. yüzyılın başında İran’da egemen olan Safevi Devleti ile yine bu yüzyılın başlarından itibaren savaşmak zorunda, kalmıştır. Bu savaşların temel nedeni her iki ülkenin de Orta doğuda egemen olmak istemesidir. Safevi Devleti’nin XVI. yüzyılın başlarından itibaren Anadolu’da egemen olabilmek için Anadolu halkını şii kökenli isyanlara teşvik etmesi ilk Osmanlı İran savaşlarının başlamasına neden olmuştur.

Yavuz Sultan Selim 1514 Çaldıran Savaşı ile İran üzerine yürümüş ve Doğu Anadolu’yu Safevilerden almıştır. Bu gelişmeler bundan sonra uzun süre devam edecek olan savaşların önünü açmıştır. İki ülke arasındaki egemenlik mücadelesi Osmanlı ile Safeviler arasında imzalanan ilk barış antlaşması olan 1555 Amasya Antlaşması ile kısa bir süre için dursa da XVI. yüzyılın sonlarında savaşlar yeniden başlamıştır.

Uzun Savaşlardan Diplomasiye

962 yılında kurulan Kutsal Roma Germen İmparatorluğu tahtına 1516’da Şarlken geçmiş ve Avrupa’da Habsburg Hanedanı hü­küm sürmeye başlamıştır. Avusturya ise bu hanedana bağlı olarak Türklere karşı mücadele eden bir arşidüklük olarak ortaya çıkmış, 1804-1867 arasında Avusturya İmparatorluğu, 1867-1918 arasında da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu olarak adlandırılmıştır.

Osmanlı Devleti’nin yayılması, Avrupa’daki siyasi ortamı etkilemiş ve Osmanlılar, bölgede bir denge unsuru olarak ön plana çıkmıştır. Mohaç Zaferi’yle Kanuni Sultan Süleyman zamanında Macar Krallığı’na son verilmesiyle de Habsburg İmparatorluğu ile Osmanlı Devleti karşı karşıya gelmiştir.

Habsburg İmparatorluğu’nun İngiltere ve Fransa gibi millî monar­şilerle giriştiği mücadeleler, yeni bir mezhep olarak Protestanlığın yayılması, Osmanlıların siyasi ve ekonomik ilişkilerinde belirleyici olmuştur. Orta Avrupa’da Habsburglar ve doğuda Safeviler, Os­manlıların doğu-batı yönündeki genişlemesine büyük ölçüde set çekmiş ve kuzeyde de yeni bir güç olarak Rusya ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla Kanuni Devri’nde doğuda ve batıda sürdürülen fetih siyaseti, sonraki padişahlar döneminde yavaşlamaya başlamıştır.

II. Selim Dönemi’nde, yapılan barış antlaşmasından sonra 1592 yılına kadar Habsburglar ile Osmanlı Devleti arasında sınır anlaşmazlıklarının haricinde önemli bir olay yaşanmamıştır. 1578’de başlayıp 1590’a kadar sürecek olan yıpratıcı Safevi savaş­ları, Osmanlıların Batı’daki sorunlarla ilgilenmesini engellemiştir.

Osmanlı padişahları, II. Selim’e kadar sefere çıkmayı ve gazayı başlıca vazifeleri olarak kabul etmişlerdir. Ordunun başında sefere çıkmayan ilk padişah II. Selim’dir.

Osmanlılar, XVI. yüzyılın sonunda Fransa’nın, İspanyol hâkimiyeti­ne girmesini engellemek için Henri de Navarre’yi (Anri di Naver) Fransa tahtına geçmesi için desteklemiştir. Aynı dö­nemde İngiltere, İspanya’ya karşı girişeceği mücadelede Osmanlı Devleti’nin kendisine bir donanma göndermesini sağlamak için ça­lışmıştır.

Böylece Osmanlılar, tekrar Avrupa siyasetinin merkezinde yer almıştır. Özellikle Avrupa’nın batısında İngiltere ve Fransa’nın İspanya’yı oyalaması, Venedik’in tarafsızlığını koruması, bölgede Osmanlılar için çok elverişli bir ortam oluşturmuştur.

Avrupa’da Din Savaşlarından Modern Devlete

XII. yüzyıldan itibaren İngiltere ve Fransa, Roma Hukuku’na daya­nan bir yönetim mekanizması geliştirmiş ve Papalık’tan bağımsız hareket etmek istemiştir. Bu da Avrupa’da kilise ile krallık müca­delesini doğurmuştur. Bu mücadelelerde kilise, güç kaybetmeye devam etmiş ve inandırıcılığını yitirmiştir.

XV. yüzyıldan itibaren ise halk arasında kiliseye karşı eleştiriler artmaya başlamış ve din temelli siyasi mücadeleler başlamıştır. XVII. yüzyıl ortasına kadar devam eden mücadelelerde Habsburg Hanedanı Avrupa’ya hâkim olma amacına ulaşamamış ve bölgede politik çoğulculuk egemen olmuştur.

11. Sınıf Tarih Konuları için Tıklayınız

11. Sınıfta Yer Alan Diğer Ders ve Konuları için Tıklayınız

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 36 + 2 kaçtır?