Bir Devrin Romanı – Halide Nusret Zorlutuna Eser Özeti

Sizlere bu yazımızda Bir Devrin Romanı – Halide Nusret Zorlutuna eser özeti hakkında bilgi vereceğiz. Eserin özeti, konusu, ana karakterleri hakkında merak ettiğiniz bir çok sorunun cevabını yazımızda bulabilirsiniz…

Bir Devrin Romanı – Halide Nusret Zorlutuna

ROMANIN KONUSU:

Kitapta Halide Edip Zorlutuna hayatının ilk 30–35 yılının anılarını aktarmıştır. Alt başlıklar halinde sade anlaşılır bir dille başından geçenleri hikayeleştirerek anlatmıştır. Kimi yerlerde okuyucuya hitap vardır.

ROMANIN ANA KARAKTERLERİ:

Halide : Kitabın kahramanı Halide’dir. Halide devamlı annesinin yanında bulunduğundan annesini çok sever. Babasını ise ilk gördüğünde yedi yaşındaydı ve beklediği gibi fotoğraflarda gördüğü gibi güzel olmadığını gördüğü için ona karşı biraz soğuktu ama onu çok sevdiğini babası öldüğünden sonra anladı. Halide zayıf, kara gözlü, uzun saçlı,çok iyi kalpli, olgun, yaşından büyük gösteren bir kadındı. Herkesle gayet iyi anlaşabiliyordu. Vatanını çok seviyordu. Vatanının evlatları için okulunu yarıda bırakıp öğretmenlik istemişti.

Annesi : Halide’nin en iyi arkadaşı annesidir. Annesi çok iyi öğrenim görmüş bir kadındı. Halideye ilk dersleri annedi vermiştir. Küçük yaşta anne ve babasını kaybettiği için halaları tarafından on altı yaşında evlenmiştir. Çok sadık bir kişidir kocası sürgüne gönderilgiğinde çocuğuna hem ana hem baba olmuştur.

Babası : Halide’nin babası yüzbaşı iken Zonguldak’a cumhuriyet yanlısı olduğu için sürgüne gönderilmişti. Babası cumhuriyet aşığı bir beyfendiydi. Süründen geldikten hemen sonra bir parti kurdu. Halk onu yaaptığı faaliyetlerden dolayı çok seviyordu. Babası uzun boylu, mavi gözlü, geniş omulu birisiydi

Hacı dede : Ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyardır. Halide’nin rahmetli dedesinin Hacı Hüseyin Hüsnü Bey onu yetiştirmiş, birlikte Hacca gitmiş o da ona bakmıştı. Halide hacı dedesini çok severdi.

ÖZET:

Birinci Bölüm

Halide Nusret’in annesi Ayşe Nazlı Hanım biricik çocuğu olan Halide’yi çok seven, onu her tür kötülükten esirgeyen otoriter ve geleneklerine bağlı bir ev hanımıdır. Annesi vaktinde çok iyi eğitim görmüş, Osmanlıca ve Arapçayı iyi bilen bir kadındır. O yüzden de Halide’nin ilk öğretmeni annesi Nazlı Hanım olmuş ve küçük yaşından itibaren Halide’ye elifbayı, Osmanlıca ve Arapçayı öğretmeye başlamıştır.

Halide’nin babası ise Erzurumlu Zorluoğullarından gazeteci Mehmet Selim Beydir. Mehmet Selim Bey Meşrutiyet döneminde Kerkük’te mutasarrıflık yapan, II. Abdülhamit devri gazetecilerinden biridir. Babası, kendi adından daha çok Avnullah Kazımi takma adıyla tanınmaktadır ve Halide küçükken babası Avnullah Bey, Sinop zindanlarında müebbet kürek mahkûmudur.

Bu nedenle Halide Nusret, çocukluk yıllarında babasını görememekte, baba sevgisinden mahrum büyümektedir. İşte bu günlerde aile reisliğini dedesi Hacı Hüseyin Hüsnü Bey yürütmektedir. Ünlü gazeteci Süleyman Tevfik Özzorluoğlu ise Halide Nusret’in amcası olmaktadır.

Fakat dedesi Hacı Hüseyin Hüsnü Bey, bir süre sonra vefat eder. Ama zindanda olan babası meşrutiyetin ilanı ile siyasete karışmayacağına söz verdiği için affedilmiş ve bir halk kahramanı gibi karşılanmıştır. Ama babası bu sözünde durmayıp 1908 yılında Fedakaran’ı Millet Cemiyeti adında siyasi bir fırka kurar. Halide’nin babası Avnullah Kazimi Bey’in 1908 yılında kurduğu bu siyasi parti İttihat ve Terakki Partisi’ne muhalif bir partidir.

Bunun üzerine babasına iftiralar atılmaya başlanır. Sadrazam ona bir memuriyet teklif ederek siyaseti bırakmasını sağlamaya çalışır. Bunun üzerine annesinin ve Hüseyin Hilmi Paşa’ nın ısrarlarıyla babası Kerkük mutasarrıfı yapılır ve babası da siyaseti bırakır.

Babası ailesini de alarak Kerkük’e yola çıkar. Fakat babası hakkında yapılan iftiralar yüzünden Kerkük’e giderken linç edilme tehlikesini de yaşamışlardır. Fakat Kerkük’e ulaşmışlar ve babası Kerkük’ te işine başlamıştır. O günlerde evleri refaha kavuşmuş, maddi yönden de huzur içinde olmuşlardır. Bu günlerde Halide’nin bir kardeşi de dünyaya gelir.

Ama çok kısa bir süre sonra bu bebek hayatını kaybederken Halide Nusret’in babası Avnullah Bey, yöredeki bir eşkıya ile çatışmak zorunda kalmış ve çatışmada bir asker hayatını kaybedilince Kerkük’teki mutasarrıflık görevinden azledilmiştir.

Bunun üzerine aile yeniden İstanbul’a döner. Halide Nusret’ in İstanbul’da edebiyata olan tutkusunu geliştirmeye ve Eren köy Lisesi’ nde ders almaya başlamıştır. Halide lisede oldukça iyi bir öğrenim görmektedir ama bu sefer de Çanakkale harpleri her şeyi sarsmaktadır.

Üstelik, henüz 49 yaşında iken babası da vefat eder. Babasının ölümü üzerine yazdığı Ağlayan Kahkahalar adlı yazısını 1917 yılında Talebe Defteri adlı dergiye göndermiştir. Halide ise o günlerde bu dergiye gönderdiği yarışmada bu yazısı ile birinci gelmiş ve edebiyata olan merakının ilk ödülünü almıştır. Bu ödül ona büyük bir moral verecek ve onu edebiyatçı olmak için daha da bir istekli hale getirecektir. Tam da bu günlerde “ Git Bahar “ adlı şiirini de yazmış bu şiiri oldukça sevilmiştir. Bu ödül ve şiiri sonrasında herkes Halide’ye şaire diye hitap etmeye başlar.

Mondros mütarekesi ilan edilmiş, düşman yurda ve İstanbul’a girmiştir. Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde eğitime başlar. O yıllarda meşhur bir yazar ve şair olan Şukufe Nihal ile sıkı bir dostluk kurar. Onunla edebi sohbetler yapmakta ve edebiyat çevrelerine girmektedir. Bu yıllarda çeşitli dergilere şiirler ve piyesler yollamakta , Yunanlıların İzmir’ e çıkmasıyla Türk halkının ümitsizliği ve azınlıkların şımarmasını anlatan yazılar yazmaktadır. Girmeye başladığı edebiyatçılar çevresinde zaman zaman toplanarak edebi konularda ve milletin geleceği hakkında konuşurlar.

Fakat babasının ölümü sonrasında ailenin ekonomik durumu iyi olmadığı için Darülmuallimat sınavlarına girip öğretmen olmak zorunda kalmış ve öğretmen olmaya karar vermiştir. Vala Nusrettin ile dostluk kurmuş,. Yakup Kadri , Rıza Tevfik, Orhan Seyfi Orhon ve Ahmet Haşim’le’ le tanışmış ve onlarla yazışmaya da başlamıştır. Yusuf Ziya Ortaç, Vala Nusrettin, Faruk Nazif Anadolu’ daki direniş hareketlerine çağırırlar fakat ailesini yalnız bırakamadığı için onlarla gitmez. 6 Ekim 1923 de Türk askeri Refet Paşa komutasında İstanbul’a girer ve vatan kurtulmuştur.

Bu yıllarda, Ankara’da TBMM hükümeti kurulmuştur. Atatürk idareyi ele almış cumhuriyet ilan edilmiştir.

İkinci Bölüm

Halide Nusret öğretmenlik yapmayı hak kazanınca Yusuf Ziya ve Vala Nureddin’in daveti ile Ankara’da öğretmenlik yapmak ister. Fakat 1924’te tayini Edirne Muallim Mektebi’ne çıkar ve Halide Nusret bu okula öğretmenlik yapmaya başlamıştır.

Halide Nusret bu okulda çok iyi karşılanır. Diğer öğretmen ve öğrencileriyle sevgiye dayalı bir dostluk kurar. Edirne’deki hayatı bir hayli zevkli geçmiştir.O okulda görev yaparken edebiyatçı arkadaşları ile de sürekli mektuplaşmaktadır. Reşat Nuri ile de dostluk kurmuş ve onunla da edebi konularda mektuplaşır. Bu sırada İzmir’de olan amcası hastalanır ve amcasını görmek için İzmir’e gider. İzmir’de amcasının oğlu Necati’ yle evliliğin eşiğinden dönmüş; Edirne’ ye döndükten sonra yirmi beş kişilik bir heyetle Bulgaristan’ a gitmiştir. Edirne’ ye döndükten sonra yakın bir genç dostu olan Salih’ in abisi Süvari Yarbayı Aziz Vecihi Zorlutuna ile evlenir.

Türk Edebiyatı Eser Özetleri

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 53 + 4 kaçtır?