8. Sınıf Millî Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar Konu Anlatımı

8. sınıf konu anlatımları. 8. sınıf  Millî Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar) Konu Anlatımı. 8. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 8. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük konu anlatımı, 8. sınıf Millî Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar) Konu Anlatımı işte yazımızda.

Millî Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar

I. Dünya Savaşı (1914 -1918)

Nedenleri

– 1789 Fransız İhtilali ile yayılan milliyetçilik akımının etkisi(siyasi)
– Sanayi İnkılabı’nın sonucunda ham madde ve pazar arayışının artması ve sömürgecilik yarışı (ekonomik)
– Devletler arası bloklaşma ve silahlanma yarışı yer almıştır (siyasi)
– İngiltere ile Almanya arasındaki sömürgecilik yarışı (ekonomik)
– Avusturya Macaristan İmparatorluğu (Cermenizm politikası) ve Rusya(Panslavizm politikası) arasındaki Balkanlara hâkim olma mücadelesi (siyasi)
– Fransa ile Almaya arasında önemli kömür yataklarına sahip Alsas Loren bölgesine sahipolma yarışı (ekonomik)
– İtalya’nın siyasi birliğini geç tamamlayıp sömürge elde etmek istemesi (ekonomik)

Savaşın Başlaması ve Gelişmeler

Saraybosna’yı ziyaret eden Avusturya-Macaristan veliahtının bir Sırplı tarafından öldürülmesi üzerine Avusturya 25 Temmuz 1914’te Sırbistan’a savaş ilan etmiş ve I. Dünya Savaşı başlamıştır. Bu mücadelede Rusya Sırbistan’ı, Almanya ise Avusturya’yı desteklemiştir. Almanya’nın sömürge alanını genişletmesinden çekinen İngiltere ve Fransa da savaşa dahil olmuştur. Avrupa’daki kargaşa Uzak Doğu’da Japonya’ya fırsat vermiş ve Japonya Alman sömürgelerini ele geçirip Kasım 1914’te savaştan çekilmiştir.

İtilaf (Anlaşma) Devletleri: İngiltere, Fransa ve Rusya (Sonradan; İtalya, ABD, Japonya, Romanya, Yunanistan)

İttifak (Bağlaşma) Devletleri: Almanya, Avusturya- Macaristan İmp. Ve İtalya (Sonradan; Osmanlı ve Bulgaristan)

Yunanistan: Savaşa son katılan devlettir.
Japonya: Savaştan çekilen ilk devlettir.
İtalya: Savaşta saf değiştiren devlettir.
ABD: Savaşın seyrini ve süresini kısaltan devlettir.
Osmanlı Devleti: Savaşın süresini uzatan devlettir.

Osmanlı Devleti savaş başladığında tarafsızlığını ilan etmiş ve kapitülasyonları tek taraflı olarak kaldırdığını bildirmiştir. Ancak iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Partisi izlediği Alman yanlısı politika sonucunda Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesinde etkili olmuştur.

Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni Kendi Yanında Savaşa Kalmak İslemesinin Nedenleri

– Savaş yükünü hafifletmek için cephe sayısını artırmak ve savaşı geniş bir alana yaymak
– Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan faydalanmak
– Osmanlı halifesinin dinsel gücünden yararlanmak
– Osmanlı Devleti’nin insan gücünden yararlanmak

İngiliz donanmasından kaçan iki Alman gemisi boğazlardan geçerek Osmanlı Devleti’ne sığınmıştır. Osmanlı Devleti, savaşın başında tarafsız olduğunu bildirmesine rağmen bu iki gemiyi satın alıp Türk bayrağı çekmiştir. Bu gemilerden Goben’e Yavuz Breslau’a da Midilli adı verilmiştir. Bu iki gemi 3 Kasım 1914’te Karadeniz’e açılıp Rus limanlarını bombalayınca Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş açmış ve böylece Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı’na girmiştir.

Alman amiralinin komutasındaki bu iki geminin de içinde yer aldığı Osmanlı donanması 27 Ekim 1914’te tatbikat amacıyla Karadeniz’e açılmış, Rusya’nın Sivastopol ve Odessa limanlarını topa tutmuştur. Bu olay karşısında önce Rusya, ardından da İngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmiştir.

Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesiyle

– Savaş geniş bir alana yayıldı.
– Savaşın süresi uzadı.
– Yeni cepheler açıldı.
– Almanya’nın yükü hafifledi.
– İtilaf Devletleri’nin işi zorlaşmıştır.
– Halife Mehmet Reşat Cihat ilan etti.
– Boğazlar kapatıldı.
– Kapitülasyonlar tek taraflı olarak kaldırıldı.

Osmanlı Devleti’nin  Savaştığı Cepheler

Kafkas Cephesi

Taarruz cephesidir. Turancılık fikrini gerçekleştirmek isteyen Enver Paşa’nın Kafkaslara ulaşarak oradaki Türklerle birleşip Rusları yenilgiye uğratmayı amaçlaması üzerine açılmıştır.

Osmanlı ordusu kış koşulları dikkate alınmadan Enver Paşa’nın emriyle Aralık 1915’te Doğu Anadolu’dan Rus ordusu üzerine harekete geçirilmiştir. Yeterli donanıma sahip olmayan askerlerin büyük bölümü soğuk, açlık ve salgın hastalıktan yaşamını yitirmiştir. Karşı harekete geçen Rus ordusu Erzurum, Erzincan, Muş, Bitlis ve Trabzon’u işgal etmiş, Çanakkale Savaşları’ndan sonra bu cepheye atanan Mustafa Kemal, Muş ve Bitlis’i geri almıştır (1916).

Rusya’nın Ermenileri Osmanlı Devleti aleyhine ayaklandırması üzerine Osmanlı Devleti “Tehcir (Zorunlu Göç) Kanunu” nu çıkararak bölgedeki Ermenileri Mısır, Suriye ve Lübnan’a göç ettirmiştir.

1917’de Rusya’da Bolşevik İhtilali’nin çıkması üzerine yeni Rus yönetimi savaştan çekilmiş ve Brest-Litowsk Antlaşması‘nı (3 Mart 1918) imzalamıştır. Bu antlaşma ile;

– Rusya, Doğu Anadolu’da işgal ettiği yerlerden çekilmiştir.
– Rusya, 1878 Berlin Antlaşması ile aldığı Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne geri vermiştir.
– Kafkas Cephesi kapanmıştır.

I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilmiş olmasına rağmen toprak kazandığı tek cephe Kafkas Cephesi’dir.

Kanal Cephesi

Kanal Cephesi, Süveyş Kanalı’nı alıp İngiltere’nin sömürgeleriyle olan bağlantısını kesmeyi amaçlayan Türk kuvvetlerinin taarruzuyla açıldı. Almanların da desteğiyle hareket eden Bahriye Nazırı Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı askerleri, Şubat 1915’te Kanal’a ulaşmak için harekete geçtiler. Ancak ikmal hatları yeterli olmadığı için askerlerimiz tüm erzağını yanlarında taşıyordu. Bu durum çölün zor şartlarında askerlerimizin yorgun düşmesine neden oldu. Yaşanan açlık ve susuzluk, durumu daha da ağırlaştırdı. Buna rağmen askerlerimiz, Kanal’ı ele geçirmek için birkaç kez girişimde bulunduysa da büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar.

Çanakkale Cephesi

Açılma nedenler:

– İstanbul ve Boğazları ele geçirip Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak.
– Rusya’ya Boğazlar üzerinden yardım götürmek.
– Balkan Devletleri’ni kendi yanlarında savaşa çekmek.
– Savaşı kısa zamanda sonuçlandırmak.
– Çanakkale’yi ele geçirerek Osmanlı Devleti’nin Asya ve Avrupa arasındaki askeribağını kesmek.

Cephede Mücadele;
– Çanakkale Muharebeleri iki kısımdan oluşur. İtilaf Devletleri o zamana kadar kurulmuş en büyük deniz gücüne sahipti. Bu donanma sayesinde herhangi bir kara çıkarması yapmadan Çanakkale Boğazını geçebileceklerini düşünürler. 18 Mart 1915 en güçlü saldırıyı yaptıkları ve ağır kayıplarla geri çekildikleri tarihtir. Tarihimize 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi olarak geçmiştir.
– Bu zaferde, Nusrat Mayın gemisinin döşediği mayınların, günlerce süren ağır bombardımana rağmen bataryalarını terk etmeyen Türk askerinin, Seyit onbaşının insanüstü çabasının payı çok büyüktür.
– Kara Muharebeleri 25 Nisan 1915’te başladı. Bu çıkarma II. Dünya Savaşındaki Normandiya çıkarmasına kadar, dünyanın en büyük çıkarma harekâtı olarak kalacaktır.
– Muharebeler başladığında Mustafa Kemal Yarbay rütbesindedir. Çıkarmanın yapılacağı yeri doğru tahmin ederek emrindeki birlikleri oraya kaydırması belki de tüm savaşın kaderini değiştirmiştir. Ardından Albay rütbesine ve Anafartalar Grup Komutanlığına getirilmiştir.
– Yaklaşık bir yıl devam eden kara muharebeleri sonucunda İtilaf devletleri hiçbir şey elde edemeden geri çekilmişlerdir.

Cephenin Sonuçları

– İstanbul ve Boğazlar işgal tehlikesinden kurtulmuş, Osmanlı Devleti’nin ömrü uzamıştır.
– Müttefiklerinden yardım alamayan Çarlık Rusyası’nın çöküşüne ve Bolşevik İhtilali’ne ortam hazırlamıştır.
– İttifak Devletlerinin bir süreliğine üstünlüğü ele geçirmesine ve savaşın uzamasına neden olmuştur.
– Sömürgeci devletler I. Dünya Savaşı’ndaki ilk ve en ağır yenilgilerini almışlardır.
– Bulgaristan’ın İttifak Devletleri yanında savaşa katılmasını sağlamış, böylece Osmanlı Devleti ile Almanya arasında kara bağlantısı sağlanmıştır.

Hicaz-Yemen Cephesi

Cephenin açılma nedenleri:

– İngiltere Kızıldeniz’in, dolayısıyla sömürgelerine giden yolun güvenliğini sağlamak istiyordu. Cephede Mücadele;
– Hicaz Emiri Şerif Hüseyin 5 Haziran 1916 da bağımsızlığını ilan etti.
– Aynı zamanda İngilizler Yemen’den asker çıkarıp Hicaz Bölgesi’nde kuzeye doğru ilerlediler.
– Böylece Cidde ve Taif İngilizlerin eline geçti.
– Bu cephede Türk askeri İtilaf kuvvetinden çok Araplara karşı mücadele etti.

DİKKAT: Bu cephede Fahrettin Paşa’nın Medine’yi Araplara karşı müdafaası çok üzüntü vericidir.

NOT: Bu cephedeki savaşlar Ümmetçilik (İslamcılık) anlayışının geçersizliğinin kanıtıdır. Aksine milliyetçiliğin güçlendiğini göstermiştir.

Suriye-Filistin Cephesi

Kanal Harekâtı’nda Osmanlı ordusunun başarısız olması İngilizleri cesaretlendirdi.
– Bu cephede üstünlük İngilizlerin eline geçti. Kanal Cephesinde yenilen Osmanlı ordusu Gazze de yeni bir savunma hattı oluşturdu.
– Sonucunda Kudüs ve çevresi İngilizlerin eline geçti.
– Filistin kaybedilince bu kez Suriye’de yeni bir savunma hattı oluşturuldu.
– İngilizlerin ve Arapların şiddetli hücumları karşısında Halep boşaltıldı.
– M. Kemal’in son görev aldığı cephedir. Ancak buraya geldiğinde cephe kaybedilmiştir.
– Burada Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını, Alman General Limon Van Sanders’ten teslim aldı.
– Halep’in kuzeyinde (Bugünkü Türkiye-Suriye sınırı) savunma hattı oluşturmaya çalıştı.
– Bu sırada Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı.

I. Dünya Savaşı’nın Sonuçları

– Savaşı İtilaf Devletleri kazanmış, İttifak Devletleri kaybetmiştir. Yenilen devletlerle ayrı ayrı ve şartları oldukça
ağır antlaşmalar imzalanmıştır.
– Şehirler yakılıp yıkılmış, milyonlarca insan hayatını kaybetmiştir.
– Büyük ekonomik kayıplar yaşanmıştır.
– Devletler arası dengeler bozulmuş, sınırlar değişmiştir. Böylece Avrupa’nın siyasi haritası yeniden çizilmiştir.
– İmparatorlukların yıkılmasıyla yeni devletler ortaya çıkmıştır. (Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Polonya, Yugoslavya, Türkiye )
– Yeni rejimler (Komünizm, Faşizm, Nazizm) ortaya çıkmıştır.
– Tanklar, kimyasal silahlar ve denizaltılar ilk kez kullanılmıştır.
– Savaşta cephe gerisinde sivil kayıpların fazla olması sivil savunma teşkilatının kurulmasını sağlamıştır.
Sömürgeciliğin yerini manda ve himaye sistemi almıştır.
– Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kurulmuştur.
– I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan antlaşmaların çok ağır şartlar taşıması ve sınırların çizilmesinde milliyet prensibine dikkat edilmemesi yeni sorunlara yol açmış ve ikinci bir dünya savaşının yaşanmasına neden olmuştur.
– Orta Doğu ve Arap Yarımadası’ndaki Osmanlı egemenliği sona ererken bu bölgelerde İngiliz ve Fransız manda yönetimlerine bağlı olarak Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi devletler kurulmuştur.

Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918)

Anlaşma, Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey ile İtilaf Devletleri temsilcisi İngiliz Amiral Calthorpe (Kaltorp) arasında imzalandı. Bu anlaşma adını, imzalandığı yer olan Ege Denizi’ndeki Limni Adası’nın Mondros Limanı’ndan aldı.

Belli başlı maddeleri şunlardır:

1. Çanakkale ve İstanbul Boğazlarından serbestçe geçiş sağlanacak, Boğazlar İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir.

İtilaf Devletleri bu madde ile Anadolu ve Rumeli toprakları arasındaki bağlantıyı koparmayı, İstanbul’u tehdit altında tutmayı, Boğazları ticari ve askeri açıdan denetlemeyi amaçlamıştır.

2. Sınırların korunması ve iç asayişin sağlanması dışında Osmanlı ordusu terhis edilecek, silah ve cephaneler İtilaf Devletleri’ne teslim edilecektir.

3. Osmanlı savaş gemileri derhal teslim edilecek ve gösterilen limanlarda gözetim altında tutulacaktır.

2. ve 3. maddeler Osmanlı ülkesini savunmasız bırakma amacına yöneliktir. Paylaşım planlarını uygulamak için elverişli ortam yaratılmak istenmiştir.

4. Toros tünelleri ve demir yolları İtilaf Devletlerinin denetimine bırakılacaktır.

5. Telsiz, telgraf ve kabloların denetimi İtilaf Devletlerine bırakılacaktır.

İtilaf Devletleri 4. ve 5. maddeler ile ulaşım ve haberleşme araçlarını denetim altında tutarak Türk halkının direniş için örgütlenmesini engellemeyi hedeflemişlerdir.

6. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır. (7. madde)

Bu madde ile İtilaf Devletleri işgallere yasal dayanak hazırlamıştır.

7. Vilayeti Sitte denilen altı doğu ilinde (Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Elazığ, Diyarbakır) karışıklık çıkarsa buralar İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecektir. (24. madde)

İzmir’in İşgali ve Kuvayımillîye Hareketi

Paris Barış Konferansı’nda alınan karar doğrultusunda Yunanistan, İzmir’i işgal etmiştir. Gazeteci Hasan Tahsin, Yunan askerlerine ateş açarak işgale karşı ilk tepkiyi göstermiştir. İzmir’in işgali sırasındaki olaylar üzerine İtilaf Devletleri Türk kamuoyunu sakinleştirmek üzere İzmir ve çevresine uluslararası bir heyet gönderdi. Amerikalı Amiral Bristol başkanlığındaki bu heyet, bölgede yaptığı incelemeler sonucunda bir rapor hazırladı. Amiral Bristol raporunda işgal sonrası yaşananlardan Yunanlıların sorumlu olduğu belirtildi.

Amiral Bristol Raporu İzmir’in işgalinin haksız olduğunu ortaya koyan uluslararası bir belgedir.

Kuvayımillîye Hareketi

Yurdun düşman işgaline uğramasından dolayı Türk halkının bağımsız yaşama arzusunun ve vatanseverlik duygusunun eseri olarak ortaya çıkan direniş hareketine “Kuvâ-yı Millîye ’’ denir.

-Kuvayı Milliye’nin Kurulma Nedenleri
– Osmanlı ordusunun dağıtılması,
– Yurdun dört bir yandan işgal edilmesi,
– Osmanlı hükümetinin işgallere karşı sessiz kalması,
– Türk halkının bağımsız yaşama duygusu etkili olmuştur.

-Kuvayı Milliye’nin Olumlu Yönleri
– Düşmanın ilerleyişini yavaşlatmışlardır.
– Düzenli orduya zaman kazandırılmıştır.
– Bulundukları bölgenin işgalini engellemişlerdir.
– Büyük Millet Meclisine karşı çıkan ayaklanmaları bastırmışlar.
– Ermeni ve Rum çetelerine karşı halkı korumuşlardır.
– Milli birik ve beraberlik duygusunun oluşmasına katkı sağlamışlardır.

-Kuvayı Milliye’nin Olumsuz Yönleri
– Düzenli ordu özelliği taşımaması
– Bölgesel hareket etmeleri, disiplinden yoksun olmaları
– İhtiyaçlarını karşılamak için halka karşı baskı ve zor kullanmaları
– Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe gibi bazı Kuva-yı Milliyeciler BMM otoritesine ve düzenli orduya girmeyi reddedip ayaklanması
– Kendi kurallarına göre halkı yargılamaları

Kuva-yı Milliye birlikleri düşman işgalini yavaşlatmışlardır ancak kesin olarak durduramamıştır. Düzenli ordu kurulduktan sonra Kuva-yı Milliye hareketi sona ermiştir.

Cemiyetler (Zararlı-Yararlı)

Türk halkı bir yandan işgalcilere karşı silahlı mücadeleye devam ederken diğer yandan da millî cemiyetler kurarak haklarını savunmak ve sesini dünyaya duyurmak istemiştir.

Yararlı Cemiyetler

1. Trakya – Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Kurulan ilk yararlı cemiyettir. Trakya bölgesinin Yunanlara verilmesini önlemeye çalışmıştır.

2. İzmir Müdafaai Hukuku Osmaniye Cemiyeti: İzmir’in işgalini önlemek, İzmir ve Batı Anadolu’nun Yunanlara verilmesine engel olmak amacıyla kurulmuştur.

3. Doğu Anadolu (Şark Vilayetleri) Müdafaai Hukuk Cemiyeti: Amacı Doğu Anadolu’yu işgallerden koruyarak Ermeni devletinin kurulmasını önlemektir. Bu cemiyet Erzurum kongresinin toplanması için çalışmalar yapmıştır.

4. Trabzon Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti: Trabzon ve çevresinde Pontus Devleti kurmayı amaçlayan Rumlara karşı, bölgeyi savunmak amacıyla kurulmuştur.

5. Kilikyalılar Cemiyeti: Çukurova (Adana) ve çevresini Fransız ve Ermeni işgalinden kurtarmak amacıyla kurulmuştur.

6. Millî Kongre Cemiyeti: Millî Mücadele’nin haklılığını basın yoluyla dünya kamuoyuna duyurmayı amaçlayan cemiyet, silahlı direnişi yöntem olarak benimsememiştir.

7. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti: Sivas’ta kurulmuştur. Ülke geneline yayılmıştır. Amacı vatansever Türk kadınlarını harekete geçirerek Millî Mücadele’ye destek sağlamaktır.

8. Reddi İlhak Cemiyeti: İzmir’in Yunanlara verilmesini ve buranın ilhakını önlemek amacıyla kurulmuştur.

Zararlı Cemiyetler

Azınlıklar Tarafından Kurulan

1. Mavri Mira Cemiyeti: İstanbul’da Fener-Rum Patrikhanesi koruyuculuğunda kurulmuştur. Bizans İmparatorluğu’nu canlandırıp Büyük Yunanistan’ı kurmayı amaçlamışlardır. (Megali İdea)

2. Etnik-i Eterya Cemiyeti: Anadolu topraklarını Yunanistan’a katmak ve işgali kolaylaştırmak istiyordu. Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmayı amaçlamıştır.

3. Pontus Rum Cemiyeti: Trabzon merkez olmak üzere Samsun’dan Batum’a kadar uzanan alanda (Doğu Karadeniz’de) bir Pontus Rum Devleti kurmayı amaçlamıştır.

4. Hınçak ve Taşnak Cemiyetleri: Doğu Anadolu’dan Adana’ya kadar uzanan bölgede bir Ermeni devleti kurmayı amaçlamıştır.

5. Makabi ve Alyans-İsrailit Cemiyetleri: Yahudiler tarafından Filistin’de bir Yahudi devleti kurmak amacıyla kurulmuştur.

Millî Varlığa Düşman Olan

1. İngiliz Muhipleri Cemiyeti: İngilizlerin himayesine sığınmak gerektiğini savunmuştur.

2. İslam Teali Cemiyeti: İngilizlerin yardım ve desteğiyle İstanbul’da kurulmuştur. Milli mücadeleye hareketine karşı çıkmıştır.

3. Hürriyet ve İtilaf Fırkası: İttihat ve Terakki Fırkası’na karşı kurulmuştur. Osmanlı hükümetinin yanında yer aldı. İç isyanlarda kışkırtıcı rol oynamış, mili mücadeleye karşı çıkmıştır.

4. Sulh ve Selamet-İ Osmaniye Fırkası: Vatanın kurtuluşunun ancak padişah ve halifenin buyruklarına bağlı kalmakla gerçekleşebileceğini savunmuştur.

5. Kürt Teali Cemiyeti: İngilizlerin desteğiyle kurulan bu cemiyet, Wilson İlkeleri’ne dayanarak doğu illerinde bağımsız bir Kürt Devleti kurmayı amaçlamıştır.

6. Wilson İlkeleri Cemiyeti: Bazı aydınlar tarafından desteklenen bu cemiyet, kurtuluş için Osmanlı’nın Amerikan mandası altına girmesi gerektiğini savunmuştur.

Havza Genelgesi (29-29 Mayıs 1919)

Mustafa Kemal Paşa tarafından tek başında yayımlandı. Milli bilinci uyandırmak için hazırlandı.

Genelgenin maddeleri;

–  İzmir’in işgali her yerde protesto edilecek.
–  Protestolar yapılırken masun azınlığa zarar verilmeyecek.
Haklı iken haksız duruma düşmemek için
–  Ordular dağıtılmayacak, silahlar teslim edilmeyecek.

Amasya Genelgesi(21-22 Haziran 1919)

Mustafa Kemal silah arkadaşlarıyla birlikte yayımladı.

Not: Genelgede İsmet İnönü ve Ali Fethi Okyar’ın imzaları yoktur.

Genelgenin Önemi

Milli Mücadele programıdır.
Milli Mücadele’nin gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlendi.
Üstü kapalı da olsa ilk defa ulusal egemenliğe dayalı  bir devlet rejimine geçileceğinden bahsedildi.

Genelgenin maddeleri;

–  Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.
–  İstanbul Hükumeti, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu hal, milletimizi âdeta yok olmuş göstermektedir.
–  Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
–  Milletin içinde bulunduğu bu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak milli bir heyetin varlığı zaruridir.
–  Anadolu’nun her bakımdan emniyetli yeri olan Sivas’ta bir kongre toplanacaktır.
–  Bunun için her ilden milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olduğu kadar çabuk yetişmek üzere yola çıkarılması gerekmektedir. Bu temsilciler, Müdafaa-i Hukuk, Redd-i İlhak cemiyetleri ve belediyeler tarafından seçilecektir.
–  Her ihtimale karşı, bu meselenin bir milli sır halinde tutulması ve temsilcilerin, lüzum görülen yerlerde, seyahatlerini kendilerini tanıtmadan yapmaları lazımdır.
–  Doğu illeri için, 10 Temmuz’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse; Erzurum Kongresi’nin üyeleri, Sivas genel kongresine katılmak üzere hareket edecektir.

Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos 1919)

Mustafa Kemal 10 Temmuz 1919 günü, Erzurum’da, “Vilâyet-i Şarkiyye Müdafaa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti” (Doğu İllerinin Milli Haklarını Savunma Cemiyeti) Erzurum şubesinin başına geçmişti, işte bu cemiyet 23 Temmuz günü, Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen temsilcilerle bir kongre toplamıştır.

Alınan kararlar;

–  Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür. Bölünemez.
–  Yabancıların işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı hükumetinin dağılması halinde, millet birlik ve beraberlik içinde direniş ve savunmaya devam edecektir.
–  Vatanın ve bağımsızlığın korunması ve teminine hükumet merkezinin gücü yetmezse maksadın sağlanması için geçici bir hükumet  kurulacaktır. Bu hükumetin üyelerini Milli Kongre seçecektir. Kongre toplantı halinde değilse seçimi Temsilciler Heyeti yapacaktır.
–  Kuva-yı Milliye’yi etkili, milli iradeyi hakim kılmak esastır.
–  Hristiyan azınlığa siyasi hakimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez.
–  Manda ve himaye kabul olunamaz.
–  Milli meclisin derhal toplanması ve hükumet icraatının kontrol altına alınması için çalışılacaktır.

Kongrenin Önemi

–  Toplanışı yönüyle bölgesel, kararları yönüyle millidir.
–  İhtilal özelliği belirgindir.
–  Sivas Kongresi’nin ve Misak-ı Milli’nin temelini oluşturmuştur.
–  Erzurum Kongresi’ni toplayan Doğu Anadolu’daki müdafaa-i hukuk cemiyetleri Türklerin bölgeden izinsiz göçünü yasakladıkları gibi kültürel faaliyetlere de önem vermişlerdir.

Sivas Kongresi

Amasya Genelgesi’nde toplanması istenilen Sivas Kongresi yurdun her yerinden gelen delegelerin katılımıyla toplanmıştır. İtilaf devletlerinin Sivas’ı işgal etme tehdidi ve Elazığ Valisi Ali Galip’in kongreyi basma girişimi sonuç vermemiştir. Kongrede Mustafa Kemal’in başkanlığı, manda fikri ve Erzurum Kongresi kararları tartışılmıştır.

Kongrede alınan kararlar;

–  Erzurum Kongresi kararları kabul edilmiş, bazı konularda değişiklik yapılmıştır.

 “ Temsil Heyeti, Doğu Anadolu’yu temsil eder.” cümlesi “ Temsil Heyeti bütün vatanı temsil eder.” Şeklinde değiştirilmiştir.
*Bütün cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında birleştirilmiştir.

–  Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.
–  İrade-i Milliye adıyla bir gazete çıkarılmalıdır.
–  Mebusan Meclisi’nin açılması için yapılan çalışmalar hızlandırılacaktır.
–  Yurdun bölünmesi düşünen, Ermeni ve Rum devleti kurmayı amaçlayan cemiyetlerin çalışmalarına izin verilemez.

Sonuçları

–  Mustafa Kemal İstanbul ile haberleşmeme emrini vermiştir.
–  Padişahtan Mebusan Meclisi’nin bir an önce toplanmasını ve Damat Ferit’in istifa etmesini istemiştir.
–  Anadolu’daki gelişmeleri önleyemeyen Damat Ferit Paşa istifa etmiş ve yerine Ali Rıza Paşa kabinesi kurulmuştur.

Not : Temsil Heyeti’nin ilk siyasi başarısı Damat Ferit’in istifasıdır.

 Vatansever bir kişi olan Ali Rıza Paşa milli mücadelecilerle iyi geçinmeye çalışmış, gönderdiği temsilcilerle Amasya Görüşmeleri’ni yapmıştır.

Amasya Görüşmeleri

Ali Rıza Paşa Bahriye Nazırı Salih Paşa’yı Amasya’ya göndermiş, Temsil heyeti ile 3 gün süren görüşmeler sonunda Salih Paşa, ileri sürülen konuları şahsen kabul etmiş, İstanbul Hükümeti’ne de kabul ettirmeye çalışacağını belirtmiştir.

Görüşme konuları;

 Vatanın bütünlüğü, işgallere izin verilmemesi gerektiği
 Mebusan Meclisi’nin İstanbul dışında, güvenli bir bölgede toplanması
 Temsil heyetinin haberi olmadan düşmanla barış görüşmelerine gidilmemesi
 Azınlıklara dengeyi bozucu imtiyazlar verilmemesi

İstanbul Hükümeti meclisin toplanması dışındaki konulara sıcak bakmamıştır.

Not : Temsil heyeti böylece ilk kez İstanbul Hükümeti tarafından tanınmış olmaktadır.

Misakı Millî Kararları, Önemi ve Sonuçları

Misakimilli’nin Kabulü

Seçimler hiçbir müdahale olmadan yapılmış ve genellikle Müdafaa-i Hukuk taraftarları kazanmıştır. Mustafa Kemal görüşmelere katılacak arkadaşlarından bazı önemli isteklerde bulunmuştur.

–  Kendisinin meclis başkanı seçilmesi (Böylece meclis başkanı sıfatıyla, meclisin dağıtılması durumunda, yeni bir meclis toplayabilecektir.)
–  Müdafaa-i Hukuk adlı bir grup oluşturmaları
–  Misak-ı Milli kararlarının kabul edilmesi

Not : İstanbul’daki padişah taraftarlığı havasından etkilenen mebuslar fikirlerini değiştirmişler, Mustafa Kemal başkan seçilmemiş, Felah-ı Vatan adlı bir grup oluşturulmuş, fakat Misak-ı Milli kararları kabul ve ilan edilmiştir.

28 Ocak 1920 günü Osmanlı Mebusan Meclisi’nde, ülkenin bağımsızlığını ve ulusal sınırlarını belirlemek amacıyla kabul edilen kararlar.

Misakı Milli Esasları

1. Mondros Ateşkesi imzalandığı sırada Osmanlı Devleti’nin düşman orduları işgali altında kalan, Arap çoğunluğunun bulunduğu kısımların geleceği, halk oyuna göre tayin edilmelidir. Ateşkese göre, dini, ırk ve sosyal bağlarla birleşik, Osmanlı İslam çoğunluğunun bulunduğu kısımlar, hiçbir sebeple ayrılamaz bir bütündür.

2. Halkı özgür kalır kalmaz anavatana, kendi istekleri ile katılmış olan Kars, Ardahan, Artvin için gerekirse tekrar halk oyuna başvurulmasını kabul ederiz.

3. Geleceği Türkiye ile yapılacak barış antlaşmasına bırakılan Batı Trakya’nın durumu, özgürce yapılacak halk oyuna göre ortaya konulmalıdır.

4. İslam halifeliğinin, Osmanlı saltanat ve hükümetinin başkenti olan İstanbul şehri ile Marmara denizinin her türlü güvenliği sağlanmalıdır.

Bu esas dahilinde olmak şartıyla Akdeniz ve Karadeniz boğazlarının yabancı devletlerin ticaret ve ulaştırmasına açılması, bizimle ilgili devletlerin oy birliği ile verecekler karara bağlıdır.

5. Azınlıkların hakları, İtilaf Devletleri ile düşmanları ve bazı ortakları arasında kararlaştıracak esaslar içerisinde ve komşu memleketlerdeki Müslümanların aynı haklardan faydalanmaları şartı ile tarafımızdan sağlanacaktır.

6. Ulusal ve iktisadi gelişmemiz imkan çerçevesine girmek ve daha modern bir düzenli yönetimle işleri yürütmeyi başarabilmek için her devlet gibi bizim de tam bir bağımsızlığa ve serbestliğe ihtiyacımız vardır. Bu, yaşamımızın ve geleceğimizin esasıdır. Bu nedenle siyasal, adli ve mali gelişmemizi önleyecek sınırlamalara karşıyız. Borçlarımızın ödenmesi de bu esasa aykırı olamaz.

Önemi
– Kurtuluş Savaşı’nın amaçları ve dayandığı ilkeler bir program hâline getirilmiştir.
– Erzurum ve Sivas Kongrelerinde bağımsızlıkla ilgili olarak alınan kararlar Osmanlı Devleti’nin meclisinde onaylanarak “yasal” hâle gelmiştir.
– Mustafa Kemal’in düşünceleri Osmanlı Mebusan Meclisinde kabul edilerek, büyük bir siyasi zafer kazanılmıştır.
– İşgaller kabul edilmemiş, Türklerin özgürce yaşayacağı ülkenin sınırları belirlenmiştir.
– Tam bağımsızlık bilinci yerleşmiştir.
– Tartışma konusu olan topraklarda halk oylaması yapılması önerilerek barışçı çözümlerden yana olunduğu gösterilmiştir.
– Millî Mücadele Dönemi’nde Boğazların durumundan ve kapitülasyonlardan bahsedilen ilk belgedir.
– Kongrelerde bağımsızlıkla ilgili alınan kararlara Misakımillî’de yer verilmesine rağmen ulusal egemenlik ve saltanat yönetimi ile ilgili alınan kararlara yer verilmemiştir. Bu durumun nedeni ulusal bağımsızlık amacında birlik ve beraberliği sağlamak, bölünmeleri önlemektir.

Misakı Milli Kararları ile;

– Türk vatanının sınırları çizilmiştir.
– Milli Mücadelenin programı yasal hale gelmiştir.
– Türk milletinin kabul edebileceği barış şartları belirlenmiştir.
– Ülkeler arası eşitliğe önem verildiği gösterilmiştir.
– Kapitülasyonlar kaldırılarak siyasi ve ekonomik bağımsızlıktan vazgeçilmeyeceği vurgulanmıştır.
– Misakı Milli dünya kamuoyuna duyurulmuştur.

TBMM’nin Açılması

İstanbul’un işgaliyle Mebusan Meclisinin dağıtılması üzerine Mustafa Kemal millet iradesinin temsil edileceği bir kurulun kalmadığını görerek harekete geçte ve bir genelge yayımladı. Bu genelgede;

– Anadolu’nun en güvenli yeri olan Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip yeni bir meclisin toplanacağını duyurdu.
– Seçimlerin yenilenmesini istedi.
– Meclise yeni seçileceklerle birlikte İstanbul’dan Ankara’ya gelebilen milletvekillerinin de katılabileceğini belirtti.

Seçimlerin ardından Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara’da törenle açılmıştır. Meclise ilk günkü toplantısında en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey başkanlık etmiştir.

Temsil Heyeti’nin görevi sona erdi.

– Millî egemenliğe dayalı bir devletin temelleri atıldı.
– İstanbul Hükümeti dışında da bir hükümet oluştuğu için ülkede iki başlı yönetim olmuştur.

24 Nisan 1920 tarihinde Mustafa Kemal meclis başkanlığına seçildi ve aynı gün mecliste kabul edilen önergesiyle meclisin çalışma prensipleri oluşturuldu.

24 Nisan Önergesi

TBMM üzerinde hiçbir güç yoktur.
– Hükümet kurmak zorunludur.
– Meclisteki Milli iradeyi vatanın geleceğine egemen kılmak esastır.
– Meclis yasama ve yürütme yetkilerini elinde toplamıştır.
– Meclis içerisinden bir heyet seçilecek ve bu heyet yönetim işlerine bakacaktır. Meclis başkanı aynı zamanda bu heyetin başkanı olacaktır.

İlk Meclisin Özellikleri

– Ulusal, kurucu, sürekli, demokratik, çok sesli ve olağanüstü yetkilere sahip bir meclistir.
– İhtilalcı, inkılâpçı, halkçı ve milliyetçi bir meclistir.
– Güçler birliği esasını benimsemiştir.
– Meclis Hükümeti Sistemi vardır.
– Partileşme yoktur, gruplaşma vardır.
– TBMM’nin asıl amacı vatanı kurtarmaktır.

Birinci TBMM Döneminde Gerçekleştirilen Faaliyetler

– Hıyanet-i Vataniye Kanunu’nu çıkarmıştır.
– Kendisine karşı çıkarılan isyanları bastırmıştır.
– Kendisine karşı gelenleri yargılamak için İstiklal Mahkemeleri’ni kurmuştur.
– Düzenli orduyu kurarak ülkeyi işgallerden kurtarmıştır.
– 1921 Anayasası’nı hazırlamış, İstiklal Marşı’nı kabul etmiştir.
– Mudanya Ateşkesi’ni imzalamıştır.
– Saltanatı kaldırmıştır.
– Lozan Görüşmeleri başlatılmıştır.

TBMM’ye Karşı Çıkan Ayaklanmalar Alınan Tedbirler

Ayaklanmalar

Doğrudan, İstanbul Hükûmeti tarafından çıkarılan isyanlar: Anzavur İsyanı, Kuvâ-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu)

İstanbul Hükûmeti ve İtilaf Devletleri’nin kışkırtmalarıyla çıkan isyanlar: Bolu, Düzce-Hendek, Çopur Musa(Afyon), Bozkır, Millî Aşireti İsyanı(Urfa), Koçgiri (Erzincan), Ali Batı(Bayburt), Delibaş Mehmet (Konya) ve Cemil Çeto (Batman), Zile(Tokat), Çopanoğulları ( Yozgat)

Kuvâ-yı Millîyeci olup sonradan isyan edenler: Ethem Bey İsyanı, Demirci Mehmet Efe İsyanı

Azınlıkların çıkardığı İsyanlar: Ermeni İsyanları, Rum (Pontus) İsyanları

Alınan Tedbirler

Vatana ihanet suçunu işleyenleri tutuklamak için 29 Nisan 1920’de Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na dayanarak vatan hainlerini cezalandırmak için 18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kuruldu.
Bu mahkemelerin,

– Üyeleri meclisin içinden salt çoğunlukla vekiller arasından seçildi.
– Üyeleri üçer vekilden oluşturuldu.
– Vereceği kararları bozmak için temyize gidilemeyeceği açıklandı.
– Vereceği kararların hemen yerine getirileceği duyuruldu.

İstanbul Hükümeti ile tüm resmi haberleşmeler kesildi. İstanbul Hükümeti’nin Şeyhülislam Dürrizade Said Abdullah Efendi’ye yayımlattığı fetvaları etkisiz kılmak için, TBMM de Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi’ye fetvalar yayımlattı.

Ayaklanmaların Sonuçları

– TBMM’nin ayaklanmaları bastırması sonucu gücü ve otoritesi arttı.
– TBMM’nin elindeki insan ve malzeme gücünü, ayaklanmaları bastırmak için harcaması sonucu düzenli ordunun kurulması gecikti.
– Kurtuluş Savaşı gecikti.

Sevr Antlaşması (10 Ağustos 1920)

– İtalya’nın San Remo kentinde yapılan konferansta antlaşmanın maddeleri belirlendi.

– Osmanlı devleti idarecileri 433 maddeden oluşan Sevr Antlaşması’nı başlarda kabul etmedi.

– Bunun üzerine Yunanlar İngiltere’nin emriyle Sevr’in kabul edilmesi için “Milne Hattı”nı geçerek bursa ve Uşak’ı işgal etti.

– Bu gelişmeler üzerine Saltanat Şurası toplanarak antlaşmaya onay verdi. Antlaşmayı onaylamak için Reşat Halis, Bağdatlı Hadi Paşa ve Rıza Tevfik beyler Fransa’nın yakınlarındaki Sevres kasabasına gitmişlerdir.

– Osmanlı Devketi imzaladığı son antlaşma Sevr’dir. İleride Sevr’in yerine Lozan Barış Antlaşması imzalanacaktır.

Maddeleri

1.Sınırlar (madde 27-36): Edirne ve Kırklareli dahil olmak üzere Trakya’nın büyük bölümü Yunanistan’a, Ceyhan, Antep, Urfa, Mardin ve Cizre kent merkezleri Suriye’ye bırakılacak, İstanbul Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacak;

2.Boğazlar (madde 37-61): İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi silahtan arındırılacak, savaş ve barış zamanında bütün devletlerin gemilerine açık olacak; Boğazlar’da deniz trafiği on ülkeden oluşan uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecek; komisyon gerekli gördüğü zaman Müttefik Devletler’in donanmalarını yardıma çağırabilecek;

3.Kürt Bölgesi (madde 62-64): İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden oluşan bir komisyon Fırat’ın doğusundaki Kürt vilayetlerinde bir yerel yönetim düzeni kuracak; bir yıl sonra Kürtler dilerse Milletler Cemiyeti’ne bağımsızlık için başvurabilecek
4.İzmir (madde 65-83): Yaklaşık olarak bugünkü İzmir ili ile sınırlı alanda Osmanlı İmparatorluğu egemenlik haklarının kullanımını beş yıl süre ile Yunanistan’a bırakacak; bu sürenin sonunda bölgenin Osmanlı veya Yunanistan’a katılması için plebisit yapılacak;
5.Ermenistan (madde 88-93): Osmanlı Ermenistan Cumhuriyeti’ni tanıyacak; Türk-Ermeni sınırını hakem sıfatıyla ABD Başkanı belirleyecek (Başkan Wilson 22 Kasım 1920’de verdiği kararla Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis illerini Ermenistan’a verdi.)

6.Arap ülkeleri ve Adalar (madde 94-122): Osmanlı savaşta veya daha önce kaybettiği Arap ülkeleri, Kıbrıs ve Ege Adaları üzerinde hiçbir hak iddia etmeyecek;

7.Azınlık Hakları (madde 140-151): Osmanlı din ve dil ayrımı gözetmeksizin tüm vatandaşlarına eşit haklar verecek, tehcir edilen gayrimüslimlerin malları iade edilecek, azınlıklar her seviyede okul ve dini kurumlar kurmakta serbest olacak, Osmanlı’nın bu konulardaki uygulamaları gerekirse Müttefik Devletler tarafından denetlenecek;

8.Askeri Konular (madde 152-207): Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri kuvveti, 15.000’i jandarma olmak üzere 55.000 personelle sınırlı olacak, Türk donanması tasfiye edilecek, Marmara Bölgesi’nde askeri tesis bulunduramayacak, askerlik gönüllü ve paralı olacak, azınlıklar orduya katılabilecek, ordu ve jandarma Müttefik Kontrol Komisyonu tarafından denetlenecek;

9.Savaş Suçları (madde 226-230): Savaş döneminde katliam ve tehcir suçları işlemekle suçlananlar yargılanacak;

10.Borçlar ve Savaş Tazminatı (madde 231-260): Osmanlı İmparatorluğu’nun mali durumundan ötürü savaş tazminatı istenmeyecek, Türkiye’nin Almanya ve müttefiklerine olan borçları silinecek; ancak Türk maliyesi müttefiklerarası mali komisyonun denetimine alınacak;

11.Kapitülasyonlar (madde 260-268): Osmanlı’nın 1914’te tek taraflı olarak fesh ettiği kapitülasyonlar müttefik devletler vatandaşları lehine yeniden kurulacak;

12.Ticaret ve Özel Hukuk (269-414): Türk hukuku ve idari düzeni hemen her alanda Müttefikler tarafından belirlenen kurallara uygun hale getirilecek; sivil deniz ve demiryolu trafiği Müttefik devletler arasında yapılan işbölümü çerçevesinde yönetilecek; iş ve işçi hakları düzenlenecek.

8 Sınıf T.C. İnkılap Tarihi Konuları için tıklayınız.

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 4 + 3 kaçtır?


Basari Sıralamaları