7. Sınıf Söz Öbekleri Konu Anlatımı

Anlamında ve yapısında bir bütünlük bulunan birden çok sözcükten ya da sözcük değerinde takıyla sözcüklerden oluşan, cümlede tek sözcükmüş gibi iş gören, cümleden küçük, sözcükten büyük dil birlikleridir. Söz öbekleri deyimler, atasözleri, özdeyişler, yansımalar, ikilemeler, dolaylama, güzel adlandırma olarak yedi ana başlıkta incelenir.

Söz Öbekleri

Yansıma Sözcükler

Bir anlamı olmayan ve doğadaki seslerin taklit edilmesi yoluyla oluşan sözcüklerdir. çıt, tık, horultu, vızıltı… yansıma sözcüklere örnek olarak verilebilir.

Örnekler:

Şelalenin şırıl şırıl akışı kulaklarımdan gitmiyor.
Gürültüden kafamız şişti.
Fokur fokur su kaynattı.
Telefon sabahın köründe zır zır çaldı.

Yansıma sözcükler ek alarak isim ya da fiil görevinde kullanılabilirler.

Vız-ıl-da-mak
hor-ul-da-mak
pat-ıt-tı

İkilemeler

Anlamı güçlendirmek için sözcüklerin arka arkaya yinelenmesiyle oluşturulan söz öbekleridir. Farklı biçimlerde oluşturulabilir.

Aynı sözcüklerin tekrarıyla:

uzun uzun, çabuk çabuk, koşa koşa, hızlı hızlı,…

Eş anlamlı sözcüklerin tekrarıyla:

sorgu sual, ses seda, akıllı uslu, güçlü kuvvetli,…

Yakın anlamlı sözcüklerin tekrarıyla:

eş dost, yalan yanlış, kılık kıyafet, doğru dürüst,…

Karşıt anlamlı sözcüklerin tekrarıyla:

aşağı yukarı, er geç, ileri geri, iyi kötü,…

Biri anlamlı diğeri anlamsız sözcüklerin tekrarlanmasıyla:

eski püskü, ufak tefek, sınav mınav, parça pinçik,…

Anlamsız sözcüklerin tekrarıyla:

ıvır zıvır, mırın kırın, abuk sabuk, eften püften, fosur fosur,…

Yansıma sözcüklerin tekrarlanmasıyla:

fokur fokur, şırıl şırıl, şakır şakır, mışıl mışıl, horul horul,…

Ayrı sözcüklerin tekrarıyla:

allı pullu, ipsiz sapsız, ev bark, ayda yılda,…

Örnekler:

Dışarısı günlük gülistanlık.
Dosta düşmana rezil etti bizi.
Ne evi var ne arabası.
Abuk sabuk laflara alınıyor.
Kış günü çoluk çocuk dışarda kaldık.

Deyimler

Belli bir durumu, belli bir kavramı göstermek için kullanılan öz anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış, halkın ortak dil ürünü olan sözlere deyim denir.

Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar. Anlattıklarımızı ilgi çekici hâle getirir. Birkaç cümleyle anlatabileceğimiz bir durumu iki üç sözcükten oluşan bir deyimle anlatabiliriz. Böylece kısa ve özlü anlatım sağlamış oluruz.

sırt: Boyundan bele kadarki bölüm
yer: Bir şeyin kapladığı boşluk, mekan.
gelmek: ulaşmak, varmak.

»Sırtı yere gelmemek: Güçlü olmak, sarsılmamak, yerinden düşürülememek.

Deyimlerin Özellikleri

1. Deyimler kalıplaşmış sözcüklerdir. Deyimlerde bulunan sözcüklerin yerine eş anlamlıları bile getirilemez. Sözcüklerin yerleri değiştirilemez. Bu şekilde bir kullanım anlatım bozukluğuna yol açar.

Örnek:

“Başını taştan taşa vurmak” deyimi “kafasını taştan taşa vurmak” biçiminde söylenemez.

“Tut kelin perçeminden” deyimi” kelin perçeminden tut” biçiminde kullanılamaz.

2. Deyimler şahsa ve zamana göre çekimlenebilir.

Örnek:

» Ödevimi yapınca öğretmenin gözüne girdim. (Ben)
» Ödevimizi yapınca öğretmenin gözüne girdik. (Biz)

3. Deyimler genellikle mecaz anlamlıdır.

Örnek:

» Göz gezdirmek: Bakmak
» Ayaklarına kara sular inmek: Yürümekten yorulmak
» Baş göz etmek: Evlendirmek
» Burnu sürtülmek: Taşkın davranışların cezasını çekip ılımlı olmak
» Can damarına basmak: Bir şeyin en önemli noktası üzerinde durmak
» Burnunun direği sızlamak: Çok üzülüp acımak

4. Bazı deyimlerin gerçek anlamları da vardır.

Örnek:

» Bir yolunu bulmak: Çare bulmak, çözüm üretmek.
» Yoluna bakmak: Beklemek.
» Tadı gelmek: Tat kazanmak.
» Tatil yapmak: 1) tatile çıkmak; 2) işe ara verip dinlenmek.

5. Deyimler bir kavramı ya da bir durumu anlatmak için kullanılır. Ders verme amacı taşımaz.

Örnek:

“Burun kıvırmak” deyimi, beğenmeyip küçümsemek anlamını içermektedir. Herhangi bir ders verme amacı taşımamaktadır.

6. Deyimler sözcük grubu ya da cümle şeklinde bulunabilir.

Örnek:

» Ağzı kulaklarına varmak (sözcük grubu)
» İğne atsan yere düşmez (cümle)
» İçi içine sığmamak (sözcük grubu)
» Ne tadı var ne tuzu (cümle)

Atasözleri

Uzun deneyimler ve gözlemler sonucu oluşmuş, yol gösterici, genel kural biçiminde kalıplaşan, toplumca benimsenen ve anonim bir nitelik taşıyan özlü sözlerdir.

Atasözlerinin Özellikleri

1. Kısalık ve özlülük: Uzun uzun konuşa­rak, ya da sayfalarca yazarak anlatmak zorunda kaldığınız bir düşünceyi üç beş kelimelik bir ata­sözü ile daha etkili söyleyebiliriz.

Örnek
“Aç ayı oynamaz.”
“Su yatağını bulur.”
“Baş kes, yaş kesme. ”
“Boğaz kırk boğumdur.”
“Çivi çiviyi söker.”

2. Tarafsızlık: Sosyal olguların nedenleri­ni, uzun bir deneme ve gözleme dayanarak, taraf tutmadan bildirme. Sütten ağzı yanan, yoğurdu üf­leyerek yer.

Örnek
“Ayranı üfleyerek içer.”

3. Genelleştirme: Herhangi bir olaydan çı­kan sonucu ya da ibret dersini toplumun tüm birey­lerini ilgilendirecek bir yargıya bağlama.

Örnek
“Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar. Gönül sırça bir köşktür, kırılırsa yapılmaz.”

4. Sürekli Gözlem: Tabiat olaylarını sürek­li izleyerek, nasıl oluştuklarını ne gibi sonuçlar ver­diklerini bildirme.

Örnek
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.”

5. Ders ve Öğüt verme: Kimi sözlerle doğ­rudan doğruya, kimi sözlerle anımsatma yoluyla ders ve öğüt verme.

Örnek
“Ağlamayan çocuğa meme ver­mezler. / Ayağını yorganına göre uzat.”

6. Kılavuzluk, yol göstericilik: Halk kültü­rümüzün oluşturduğu bilgece düşünceler ve haya­tı değerlendirişte kendine özgü yorumlar getirme.

Örnek
“Taşıma su ile değirmen dönmez. / Korkunun acele faydası yoktur.”

7. Gelenek ve görenekleri yansıtma: Atasözleri, milletimizin manevi yapısına, gelenek ve kültürüne dair bilgileri ortaya koyar.

Örnek
“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatan vardır. / Kızını döv­meyen dizini döver. / Misafir umduğunu değil, bul­duğunu yer.”

8. Halk inanışları: Atasözlerinin içerisinde, bugün bazısı batıl sayılan; fakat kökeni Şamanizm’e kadar dayanan çeşitli halk inanışlarına, halk hekimliğine ait bilgiler ve deneyimler bulunabilir.

Örnek
“Ananın bahtı kızına.” / “Akacak kan damarda durmaz.”

9. Gerçekçilik: Atasözleri, kişileri yanıltmayı hiçbir zaman amaçlamaz. Her zaman kişileri doğru olanı yapmaya yönlendirir.

Örnek
“Dost ile ye, iç; alışveriş etme.”
“Bugünün işini yarına bırakma.”

10. Eleştiri, yergi, alay: Toplumun aksayan yönlerini, insanların dışladığı kişilik tiplerini veya milletimizin nükte gücüyle ortaya koyduğu bir yergi atasözlerinin konusu olabilir.

Örnek
“Balık baştan kokar.” / “Dost ile ye, iç, alışveriş etme.” / “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” / “Anlayana sivrisinek saz, anla­mayana davul zurna az.”

11. Mecazlı anlatım: Her ne kadar gerçek bir deneyimi veya yaşantıyı ifade etse de, kullanılan sözcükler mecazlı anlatımın örneği olabilir.

Örnek
Terzi kendi söküğünü dikemez( “İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine yapamazlar.” anlamını taşır. Bu atasözünün terziyle,  sökükle bir ilgisi yoktur.)

12. Sanatlı anlatım: Atasözleri, içerisinde mecaz, teşbih, hüsn-i talil gibi bir veya birden çok söz sanatını barındırabilir.

Örnek
“Bol bol yiyen bel bel bakar.” (cinas) / “Her taş baş yarmaz.” (seci) / “Ağız yer, yüz utanır.” (mürsel mecaz) / “Güvenme varlığa, düşersin darlığa.” (tezat) / “Üzüm üzüme baka baka kararır.” (Hüsnütâlil)

Özdeyişler (Vecizeler)

Bir düşünceyi kısa ve özlü bir şekilde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözlere özdeyiş (vecize) denir.

Özdeyişlerin diğer sözlü gelenek ve sanatlar ile ortak kullandığı hatırlama kolaylaştırıcı teknikleri vardır; Bunlar cümlede vurgu ve ritm, alliterasyon, tekrarlama, asonans, hece sayma gibi yöntemlerdir.

Özdeyiş derin anlamı olan geniş duygu ve anlatıların tek ve sloganımsı cümle şeklini almış halidir. Yani, derin duygu tasvirleri ve onlarca kelimeyle ifade edilmeye çalışılanın tek solukta çıkmasıdır.

Örnekler:

Cennet anaların ayakları altındadır. HZ. MUHAMMED
İki günü eşit olan ziyandadır. HZ. MUHAMMED
Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan iyidir. ROOSEVELT
Az anlamak ters anlamaktan iyidir. SWEIG
Bir insanda kibir, hırs ve şehvet söz söylerken soğan kokar. MEVLANA 
Duvarda bir gedik açmaya bir taşın eskimesi yeter. A. NİHAT ASYA
Eskimiş fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak çok güçtür. C. ŞAHABETTİN

Güzel Adlandırma

Bazı sözcüklerin kullanılmasını toplum ahlakına aykırı gören ya da kimi sözlerin söylenmesinin uğursuzluk getire­ceğine inanan insanlar, onların yerine başka sözler kul­lanırlar. Bu duruma güzel adlandırma denir.

Örnekler:

hayata gözlerini yumdu —-> öldü
İnce hastalık —-> verem
üç harfliler–> cin
görme engelli—> kör
şifayı kapmak—>hastalanmak

Dolaylama

Tek bir sözcükle anlatılabilecek bir kavramın, birden çok sözcükle anlatılmasına dolaylama denir.

Örnekler:

beyaz cam —>televizyon
ekmek kapısı —>iş
Medeniyetler beşiği —>Mezopotamya,
Ege’nin incisi —>İzmir

7. Sınıf Türkçe Konuları için tıklayınız

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 52 + 4 kaçtır?