6. Sınıf Yönetime Katılıyorum Konu Anlatımı

Karatay

6. sınıf konu anlatımları. 6. sınıf Yönetime Katılıyorum Konu Anlatımı. 6. sınıf sosyal Bilgiler, 6. sınıf sosyal Bilgiler konu anlatımı, 6. sınıf Yönetime Katılıyorum Konu Anlatımı işte yazımızda.

Yönetime Katılıyorum

Geçmişten Günümüze Yönetim Biçimleri

Demokrasinin Temel İlkeleri

Özgürlük: İnsanın doğuştan sahip olduğu temel haklardan biridir. Kişinin başkalarına zarar vermeden ve kanunlara aykırı olmadan dilediğini düşünebilmesi ve yapabilmesidir.

Millî Egemenlik: Demokrasi ile yönetilen ülkelerde egemenlik millete aittir. Millet bu hakkını seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullanır.

Eşitlik: İnsanlar dini, inancı, ekonomik gücü, cinsiyeti ya da ırkı ne olursa olsun yasalar önünde eşittir. Yasalar herkese aynı şekilde uygulanır.

İnsan Haklarına Saygı: Demokratik yönetimler insan haklarına dayanır. Bu nedenle temel hak ve özgürlükler anayasa ile güvence altına alınmıştır.

Katılımcılık: Demokratik yönetimlerde halk, seçme ve seçilme, sivil toplum kuruluşları kurma vb. yollarla ülke yönetimine katılır. Yönetimin aldığı kararlarda etkili olur.

Hukukun Üstünlüğü: Yöneten ve yönetilenlerin kurallar dâhilinde hareket etmelerini sağlar. Hukukun üstünlüğü ilkesi ancak bağımsız bir yargı ile mümkündür.

Çoğulculuk: Herhangi bir konuda seçim yapmak için birden çok seçeneğin olması gerekir. Demokratik toplumlarda farklı görüşlerin farklı siyasal partiler ile temsil edilmesine “çoğulculuk” denir.

Yönetim Biçimleri

Monarşi: Tek kişinin ülke yönetiminde söz sahibi olduğu yönetim biçimidir. Bu kişiler Han, Kral, İmparator, Hükümdar gibi unvanlar kullanır, Kendisi öldükten sonra yerine oğlu ya da hanedan üyesi geçer. (Selçuklu Devleti gibi) Kral’ın altında danışma meclisi olsa da son söz kendisine aittir. (Kurultay gibi)

Teokrasi: Din ve dinin kurallarına göre devletin yönetildiği sistemdir. Toplum her yönüyle din kuralları etkisi altındadır. Ülkeyi yöneten kişi Tanrı’nın yeryüzündeki vekilidir. İran, Vatikan, Suudi Arabistan böyle yönetilir.

Oligarşi: Ülke yönetiminin küçük, ayrıcalıklı bir grup ya da bir sınıfa ait olduğu yönetim biçimidir. Yönetim grubu askeri, siyasi ya da zengin bir grup olabilir. Bu gruplar, ülkeyi genelde kendi çıkarları doğrultusunda ve görevlerini kötüye kullanarak yönetir. Günümüzde Cezayir bu sistemle yönetilir.

Cumhuriyet: Günümüzde en yaygın olan yönetim biçimidir. Bu yönetim biçiminde halk kendi yöneticilerini kendi seçer. Demokrasinin ilkelerinin en iyi hayat bulduğu yönetim seklidir.

Demokratik Devlet Ve Organları

Ülkemiz yetkileri anayasada belirtilen yasama, yürütme ve yargı güçleriyle yönetilir.

Demokratik devletlerde kuvvetler ayrılığı ilkesi uygulanır. Kuvvetler ayrılığı, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyerek belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasının ifade edilmesidir. Kurumlar gücünü anayasa ve kanunlardan almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasası olan 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye) savaş döneminde çıkartıldığı için tüm güçler Büyük Millet Meclisine (BMM) verilmiştir.

1924 Anayasası’nda kısmen kuvvetler ayrılsa da tam anlamıyla kuvvetler ayrılığı 1961 Anayasası’nda ilk kez uygulanmıştır.

1982 Anayasası’nın ilk üç maddesi değiştirilemez. İlk üç madde 4. madde ile koruma altına alınmış olup diğer bütün maddeler üzerinde değişiklik yapılabilir.

I. Devletin şekli
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk millîyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

VII. Yasama yetkisi
MADDE 7- Yasama yetkisi Türk milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.

Yasama, kanun ya da yasa çıkarma gücüdür. Ülkemizde yasama gücü Türk milleti adına TBMM’ye verilmiştir. TBMM, 600 milletvekilinden oluşur. Seçimler 5 yılda bir yapılır. 18 yaşını dolduran her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı milletvekili seçilebilir.

TBMM’nin Görev ve Yetkilerinden Bazıları

– Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak
– Genel ve özel af ilanına karar vermek
– Para basılmasına karar vermek
– Savaş ilanına karar vermek

VIII. Yürütme yetkisi ve görevi
MADDE 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.

Ülkemizde 24 Haziran 2018’de yapılan seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiştir

Cumhurbaşkanının Görev ve Yetkilerinden Bazıları

– Cumhurbaşkanı devletin başıdır.
– Uluslararası anlaşmaları onaylamak ve yayınlamak
– TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanlığın temsil etmek
– Kanunları onaylamak ve Resmî Gazete’de yayınlatarak yürürlüğe koymak
– Millî Güvenlik Kuruluna başkanlık yapmak
– TBMM’yi gerektiğinde toplantıya çağırmak
– Devleti yurt içinde ve dışında temsil etmek
– Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atamak ve görevlerine son vermek

IX. Yargı yetkisi
MADDE 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.

Yargı bireylerin kendi aralarında veya devletle olan ilişkilerindeki uyuşmazlıkları çözme işidir. Yargı yetkisi Türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılır.

Ülkemizde en üst mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Yargıtay, adli davaların en üst yetkili mahkemesidir. Danıştay idari yani yönetim ile ilgili davaların en üst mahkemesidir. Diğer mahkemeler ise adli ve idari mahkemelerdir. Adli mahkemeler vatandaşların birbirleriyle olan uyuşmazlıklarını inceler. İdari mahkemeler devlet ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkları inceler. Ayrıca vatandaşlar, bütün iç hukuk yollarını kullandıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurabilir.

Karar Alma Sürecinde Ben De Varım

Siyasi Partiler

Siyasi görüşlerini ve programlarını devlet yönetimine uygulayabilmek için seçim yoluyla yönetime gelmeye çalışan teşkilatlara siyasi parti denir. Siyasi partiler yönetimin karar alma sürecini etkileyen önemli unsurlardan birisidir.

Sivil Toplum Kuruluşları

Sivil toplum kuruluşu, toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birliğe denir.

Sivil toplum kuruluşları devletten bağımsız sivil insanlar tarafından oluşturulan, kâr amacı gütmeyen kuruluşlardır. Vakıf, dernek, sendika vb. den oluşan sivil toplum kuruluşlarına üye olan insanlar gönüllülük esasıyla çalışırlar.

– Hukuk devleti uygulamalarını destekleyen ve demokratik hakların geliştirilmesine katkı sağlayan kuruluşlardır.
– Resmî kurumlardan bağımsız olarak çalışmalarını yürüten sivil toplum kuruluşlarının gelirleri üye aidatları ya da
bağışlar ile sağlanır.
– Üyeleri kâr amacı taşımazlar.
– Üyelerin çalışmalarında gönüllülük ilkesi esastır. Bu kuruluşların temelinde dostluk, arkadaşlık, birlikte bir şeyler başarma duygusu gibi etkenler vardır.

Medya

Medya, toplumda sözlü veya yazılı haber alma imkânını sağlayan televizyon, Genel Ağ, radyo, gazete, dergi vb. kitle iletişim araçlarının oluşturduğu basın yayın organlarına denir.

Medya toplumun yönlendirilmesi ve kamuoyu oluşturmada etkin bir güçtür.

Bireyler (Kamuoyu)

Kamuoyu, bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesidir. Aynı düşüncedeki insanların bir araya gelmesiyle oluşur. Bireyler oluşturdukları kamuoyu sayesinde yönetimin kararlarında etkili olurlar.

Kamuoyunun oluşmasında kitle iletişim araçlarının dolayısıyla medyanın etkisi çok büyüktür.

Demokrasinin olduğu toplumlarda kamuoyu ortak bir bilinç oluşturarak toplumun sorunlarının duyurulmasına ve çözülmesine katkıda bulunur.

Demokrasi Her Yerde

İnsanların farklı düşüncelere sahip olması birlikte çalışmalarına engel değildir. Tarihimize baktığımızda atalarımızın farklılıkları bir yana bırakıp vatan, bayrak, ülke gibi ortak değerler etrafında birleştiğinde başarılar elde ettiklerini görmekteyiz. Millî Mücadele yıllarında Büyük Millet Meclisindeki farklı görüşlere sahip milletvekillerinin vatanın düşmandan kurtarılması için ortak hareket etmesi buna güzel bir örnektir.

Demokratik yönetimlerde halk, seçimler yoluyla yönetime katılır.
Demokratik yönetimlerde insanların temel hakları güvence altındadır.
Demokrasi, kanun ve kuralların bağlayıcı olduğu hukukun üstünlüğü ve çoğunluğun yönetimiyle birlikte azınlığın haklarının da korunması ilkelerine dayanır.
Demokrasi bir yönetim şekli olduğu gibi aslında yönetimi de içine alan bir yaşam biçimidir.
Demokratik bir yaşam biçiminde insanlar birbirlerinin haklarına saygı gösterir, kanun ve kurallar çerçevesinde yaşam sürerler.
Demokrasi bilinci ilk olarak toplumun temel taşı olan ailede başlar.

Haklarımız Ve Sorumluluklarımız Güvencede

Temel hak ve özgürlükler, anayasamız tarafından koruma altına alınmıştır. Bütün vatandaşlar sahip oldukları bu hakları yasalar çerçevesinde kullanırlar. Anayasamız temel hak ve hürriyetlerin korunması, kullanılabilmesi, imkânlarının hazırlanması bakımından devlete çeşitli ödevler yüklemiştir.

Temel haklar ve sorumluluklar anayasa ile güvence altına alınmıştır. Temel hakların ve sorumlulukların korunmasında en etkili güç devlettir. Hak ve sorumlulukların devlet tarafından anayasalarla koruma altına alındığı
toplumlarda bireyler kendilerini daha güvende hisseder. Hak ve özgürlüklerimizin ihlali ile ilgili bir sorunla karşılaştığımızda demokratik haklarımızı kullanıp gerekli kurumlara başvurabilir ve görevli kişilerle iletişime geçebiliriz. Anayasamıza göre temel hak ve hürriyetlerin niteliği şu şekilde belirtilmiştir:

Temel hak ve hürriyetlerin niteliği
MADDE 12 – Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir.

Dünden Bugüne Türk Kadını

Orta Asya’da kurulan ilk Türk devleti olan Asya Hun Devleti‘nde hakan, eşi hatun ile birlikte devlet işlerinin görüşüldüğü kurultaya katılırdı. Kurultayda alınan kararlar üzerinde hatunlar da etkili olurdu. Devlet idaresinde onların düşüncelerine önem verilirdi.

Türklerin Anadolu’ya yerleşmesiyle birlikte kadınlar cami, hastane, köprü ve kale yapımına destek oldular. Bunun yanı sıra kadınlar vakıflar da kurdular.

Türk tarihinde kadınlar, siyasi alanda sorumluluk almaktan çekinmediler. Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliklerinden Saltuklular da Mama Hatun, hükümdarlık yapan Türk kadınları arasında yer alır.

Osmanlı Devleti Dönemi’nde sarayda, padişahın annesinin ve eşinin büyük bir gücü vardı. Küçük yaşta padişah olanların anneleri, devlet yönetiminde etkili olurdu.

1843’te Tıbbiye Mektebinde kadınlar, ebelik eğitimi almaya başladılar. Osmanlı Devleti’nde 1859’da ise kız öğrenciler için modern okullar açılmaya başlandı. 1869’da Terakki Muhadderat adıyla ilk haftalık kadın dergisi yayımlandı.

Aynı yıl kızların eğitimi, yasal yönden zorunlu oldu. 1870’te ise kız öğretmen okulu olan Darül Muallimat açıldı. 1913’te ise kadınlara ilk kez devlet memuru olma hakkı tanındı. Böylece kadınlar, kamusal alanda yerlerini almaya başladılar.

Türk kadını, Kurtuluş Savaşı‘nda hem cephede hem cephe gerisinde düşmana karşı aktif bir şekilde mücadele etti.

Ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için fedakârca çalıştı. Gerektiğinde cepheye mermi taşıdı ve düşmanla çarpıştı.

29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadın haklarının yasal gelişimi hız kazandı. 3 Mart 1924’te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kız çocukları, erkekler ile eşit eğitim görme hakkına kavuştu.

17 Şubat 1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile kadın haklarında önemli gelişmeler sağlandı. Evlenme, boşanma, miras ve velayet gibi konularda kadın – erkek eşitliği sağlandı. Kadınlara sosyal ve ekonomik hakların verilmesinden sonra siyasi haklar da tanındı.

Türk kadınları;
– 1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı,
– 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı,
– 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde ettiler.

Yapılan bu düzenlemelerle Türk kadını, siyasi haklarına kavuştu. 1935‘te 18 kadın milletvekili, TBMM’de Türk milletini temsil etti. Kadınlar, sonraki yıllarda da siyasi alanda farklı görevlerde bulundu. Türk kadını siyasi haklarını birçok ülkede yaşayan kadınlardan daha önce elde etti.

Dünyada kadınların oy verme hakkını elde etme tarihleri; Avustralya 1902, Almanya 1919, ABD 1920, Türkiye 1934, Fransa 1945, Japonya 1950, İsviçre 1971’dir.

Ayrıca 1985 yılında Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, Türkiye’de yürürlüğe girdi.

Türk Medeni Kanunu’nda 2001’de değişiklikler yapıldı.
Bu değişikliklerden bazıları şunlardır:

1. “Ailenin reisi kocadır.” hükmü kaldırıldı.
2. Kadınlar, kızlık soyadını kullanma hakkını elde ettiler.
3. Onur kırıcı davranış, boşanma nedeni olarak kabul edildi.

Günümüzde devlet, kadın haklarının korunmasına önem vermektedir. Devlet kurumları, kız çocuklarının eğitim alabilmesi için kampanyalar düzenlerken, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için de yasalar hazırlanmaktadır.

6. Sınıf Sosyal Bilgiler Konuları için tıklayınız.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

BİR YORUM YAZIN

Soru: 1 + 3 kaçtır?


Basari Sıralamaları