6. Sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı Konu Anlatımı

6. sınıf konu anlatımları. 6. sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı Konu Anlatımı. 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 6. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi konu anlatımı, 6. sınıf Hz. Muhammed’in Hayatı Konu Anlatımı işte yazımızda.

Hz. Muhammed’in Hayatı

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Daveti: Mekke Dönemi

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) doğduğu dönemde Arap Yarımadası haksızlığın, cehalet ve şirkin en yaygın olduğu bölgelerdendi. Bu döneme cahiliye devri denmektedir.

Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail’in Allah’a ibadet için yaptıkları Kâbe bile bir puthaneye dönüşmüştü. Yüce Allah insanları bu durumdan kurtarmak için aklı, doğruluğu, güvenilirliği ile Rabb’ine olan sevgi ve bağlılığı çok güçlü olan Hz. Muhammed’i (s.a.v) elçi olarak seçti. Ona 610 yılının Ramazan ayında, Kadir Gecesi, Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda yalnız başına tefekküre dalmış iken gönderilen vahiy meleği Cebrail (a.s.) “Yaratan Rabb’in adına oku…” diye başlayan Alak suresi 1-5. ayetlerini ilk vahiy olarak indirip peygamberliğini bildirdi. Bunun şaşkınlığı ile eşi Hz. Hatice’ye ve Hz. Hatice’nin baba tarafından akrabası Varaka b. Nevfel’e danışan Hz. Muhammed (s.a.v.) bir nebi olduğunu idrak etti.

İnsanları önce gizlice Allah’ın dinine davet etmeye başladı. Bu dönemde Hz. Hatice, Hz. Zeyd, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ali ve bazı kişiler Müslüman oldular. Bu sırada kısa bir süre vahiy kesildi. Bu döneme fetret-i vahiy denilmektedir. Müddessir suresinin “Ey örtüsüne bürünen, kalk ve insanları uyar!…” diye başlayan ilk ayetlerinin nazil olmasıyla önce yakın akrabalarına sonra da Safa Tepesi’nde yaptığı bir konuşma ile bütün Mekkelilere İslam’ı tebliğ etti. Bu dönemde amcası Ebu Leheb ve Mekke liderlerinden Ebu Cehil ona en çok düşmanlık eden kişilerdi. Müşrikler zamanla müminlerle alay etmekle kalmayıp eziyet ve işkence etmeye başladılar. Bunun üzerine Müslümanlar önce 615 yılında Hz. Osman, sonra 616 yılında Hz. Cafer başkanlığında iki kez Habeşistan’a göç (hicret) ettiler.

Müslümanların kontrolden çıkmasını istemeyen müşrikler 616 yılında Müslümanlara boykot uygulayıp Ebu Talib’in mahallesinde 3 yıl boyunca her türlü ticari ve sosyal ilişkiyi kestiler. Boykot kalktıktan sonra ise Hz. Peygamber önce amcası Ebu Talib’i sonra da eşi Hz. Hatice’yi kaybetti. Müslümanlar o yılı “Hüzün Yılı” olarak adlandırdı. O yıl evlatlığı Hz. Zeyd ile Taif’e İslam’ı tebliğ için giden Hz. Peygamber burada taşlanarak yaralandı ve geri döndü.

Yüce Allah, Receb ayı 27. gecesi Hz. Peygamberi Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Mekke’deki Mescid-i Haram’dan Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya ulaştırdı. Bu olaya İsra (gece yürüyüşü) denir. Oradan da melekler ile manevi âlemlere çıkarıldı. Bu olaya da mirac (göğe yükselme) denir. Bu gece 5 vakit namaz emredildi ve bazı vahiyler ile müjdeler verildi. İsra ve mirac mucizeleri onun art arda uğradığı sıkıntılarını hafifletti ve üzüntülerini teselli etti.

Hicret

620 yılında Mekke’de hac ve panayırların kurulduğu bir dönemde Medine‘den gelen bir grup Müslüman oldu. Şehirlerine döndüklerinde kendi kabilelerine de İslam’ı anlattılar. 621 ve 622 yıllarında Medineliler, daha kalabalık gruplarla Mekke yakınlarındaki Akabe mevkiinde Hz. Peygamber’le tekrar bir araya gelip bağlılıklarını bildirdiler. Hz. Peygamber’i ve beraberindeki Müslümanları Medine’ye davet ettiler.

Medine’ye geldiklerinde onu, canlarını ve mallarını korudukları gibi koruyacaklarına söz verdiler. Bu antlaşmalara Akabe Biatleri adı verildi. Bu dönemde müşriklerin, Müslümanlara düşmanlığı da yeni bir yurt arayışını zorunlu hale getirmişti. Gruplar hâlinde ve gizlice göç başladı. Hz. Peygamber, Hz. Ali ve Hz. Ebu Bekir gibi az sayıda Müslüman Mekke’de kaldı. Müşrikler, bunu fırsat bilip Hz. Peygamber’i öldürme kararı aldılar. Bunu haber alan Hz. Peygamber, hicret yolculuğuna çıkmadan önce Mekkelilerin kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine vermesi için Hz. Ali’ye teslim etti. Daha sonra Hz. Ebubekir’le gizlice evinden ayrıldı ve Medine’ye ters bir istikamette olan Sevr Mağarası’na doğru yola çıktı.

Müşrikler, Hz. Peygamber’i öldürmek üzere eve girdiklerinde Hz. Ali’yi onun yatağında yatarken bulunca vakit kaybetmeden takibe başladılar. Sevr Mağarası’nın önüne kadar gelmelerine rağmen göremediler. Hz. Peygamber ve yakın dostu Hz. Ebu Bekir üç gün sonra yanlarına bir rehber alarak yola devam ettiler. 622 yılının Eylül ayında Hz. Peygamber ve beraberindekiler, Medine’ye ulaştı. Medineliler, Hz. Peygamber’i büyük bir sevinç ve coşkuyla karşıladı. Hz. Ali de Hz. Peygamber’in bıraktığı emanetleri sahiplerine teslim ettikten sonra yola çıktı. İlk mescidin yapıldığı Kuba köyünde Hz. Peygamber’e yetişti. Mekke dönemi sona erdi ve Medine Dönemi başladı.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Daveti: Medine Dönemi

Müslümanlar Medine’de ilk iş olarak toplu ibadet edilecek ve istişare yapılabilecek bir yere ihtiyaç duydular. Bunun için “Peygamber Mescidi” anlamına gelen Mescid-i Nebi’yi ve bitişiğine Hz. Peygamber ile ailesinin kalacağı bir yer inşa ettiler. Kimsesiz ve yoksul Müslümanların barınması için de mescide suffe denen bir bölüm eklendi. Burada kalanlara da ashab-ı suffe denildi. Mescid-i Nebi’de ve suffede Hz. Peygamber’den Kur’an dinlenilir, sohbet edilir, ibadet ve eğitim yapılır, konuklar ve elçiler ağırlanır, sorunlar istişare ile çözüme kavuşturulur, okuma yazma teşvik edilirdi. Suffede yetişenlerden bazıları başka topluluklara öğretmen olarak gönderilmiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.), Medine’de toplumsal bütünleşmeyi sağlamak için Mekkeli muhacirler ile Medineli ensar arasında kardeşlik ilan etti. Her ensar muhacirlerden biriyle kardeş olup maddi imkânlarını paylaştı. İslam kardeşliği ile önceden aralarında kan davası olan Medineli Evs ve Hazreç kabileleri barıştılar. Müslümanlar ile Yahudiler, Hristiyanlar ve Medine çevresinde yaşayan kabileler arasında Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hakemliğinde Medine Sözleşmesi adı verilen bir antlaşma yapılarak insan hakları eşit şekilde korundu. Böylece uzun yıllar savaşan farklı inançlardan insanlar ve kabileler de aynı şehirde, bir arada ve barış içinde yaşadı.

Mekkeli müşrikler, Müslümanlara Medine’de de düşmanlık yaptılar. 624 yılında müşrikler bin kişilik, Hz. Peygamber de üç yüz kişilik bir orduyla Bedir’de savaştılar ve savaşı Müslümanlar kazandılar. Bedir’in intikamını almak için 625 yılında Mekkeliler üç bin kişilik bir ordu hazırlayarak Hz. Peygamber’in bin kişilik bir ordusu ile Uhud Dağı’nın yanında savaştılar. Arkadan yapılacak süvari saldırısını engellemek için Ayneyn Tepesi’ne yerleştirilen elli okçu yerlerini terk edip savaş meydanına inince, Müslümanlar arkadan saldıran atlı birlikler nedeniyle savaşı kaybettiler.

Bu savaşta Hz. Peygamber yaralandı ve amcası Hz. Hamza da şehit düştü. 627 yılında Mekkeli müşrikler, Müslümanları yok etmek için on bin kişilik bir ordu ile Medine’yi kuşattılar. Hz. Peygamber Selman-ı Fârisi adlı sahabinin şehrin etrafına hendek kazma fikrini uyguladı. Mekkelilerin, hendekleri aşma girişimleri başarısız olunca kuşatmayı sona erdirip geri çekildiler. 628 yılında Hz. Peygamber ve beraberindeki bin beş yüz kadar Müslüman Kâbe’yi ziyaret ve haccetmek için Mekke’ye doğru yola çıktı. Hudeybiye’de Müslümanlarla, onların Kâbe’yi ziyaret etmelerini istemeyen Mekkeli müşrikler arasında Hudeybiye Antlaşması adı verilen 10 yıllık bir barış antlaşması yapıldı. Müslümanlar o yıl Kâbe’yi ziyaret etmeden Medine’ye geri dönüp ertesi yıl (629) iki bin kişiyle hac yaptılar. Bu arada İslam dini daha hızla yayılıyordu. Hz. Peygamber oluşan barış ve huzur ortamından yararlanarak başta Bizans İmparatoru, İran Kisrası, Habeş Necaşisi, Mısır Mukavkısı olmak üzere komşu ülke hükümdarlarına İslam’a davet mektupları gönderdi. Böylece İslam dini ve devleti çevre bölgelerde de tanınmış oldu. 630 yılında Mekkelilerin barış antlaşmasını bozmaları nedeniyle Hz. Peygamber on bin kişilik bir orduyla Mekke’yi kuşatıp savaşmadan fethetti. Kabe’yi putlardan temizledi ve şirki yasakladı. 632 yılında Hz. Peygamber, yüz bini aşkın Müslüman’la hac ibadeti ve Arafat’ta veda niteliğinde bir konuşma yaptı. Bu son hacca “Veda Haccı” son konuşmaya da “Veda Hutbesi” denildi. Hz. Muhammed (s.a.v.), Veda Haccı’ndan sonra Medine’ye döndü. Bir süre sonra rahatsızlandı. Mescide gidemedi ve namaz kıldırması için Hz. Ebu Bekir’i görevlendirdi. Hastalığı ağırlaşan Hz. Peygamber, 8 Haziran 632 tarihinde 63 yaşında iken vefat etti. Müslümanlar bu ayrılığa çok üzüldüler ve bu durumu çok zor kabullendiler.

Bir Sure Tanıyorum: Nasr Suresi ve Anlamı

Okunuşu:
Bismillehirrahmenirrahîm
1.İzâcâe nasrullahi velfeth.
2.Veraeytennâse yedhulûne fî dînillahi efvâcâ.
3.Fesebbih bihamdi Rabbike vestağfirhu innehu kâne tevvâbâ.

Anlamı:
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
1. Allah’ın yardımı ve zafer geldiğinde,
2. ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,
3. Rabbinin sınırsız şanını yücelt, O’na hamt et ve O’ndan mağfiret dile: çünkü O, her zaman tövbeleri kabul edendir.

6. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Konuları için tıklayınız.

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 1 + 3 kaçtır?


Basari Sıralamaları