5. Sınıf Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Aile Hayatı Konu Anlatımı

5. sınıf konu anlatımları. 5. sınıf Adap ve Nezaket Konu Anlatımı. 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 5. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi konu anlatımı, 5. sınıf Adap ve Nezaket Konu Anlatımı işte yazımızda.

Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Aile Hayatı

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Evliliği ve Çocukları

Hz. Muhammed 20 Nisan 571 yılında Mekke’de dünyaya gelmiştir. Doğmadan önce babasını, altı yaşında ve
sekiz yaşında da dedesini kaybettiği için amcası Ebû Talip’in himayesinde büyümüştür.

Amcası ile birlikte katıldığı kervanlarda ticaret konusunda kendisini geliştirdi. Hz. Hatice ise ağırbaşlı, temiz ve güzel ahlaklı bir hanımdı. Bu nedenle o temiz, nezih, saf anlamlarına gelen Tahire lakabı ile anılırdı. Hz. Hatice kendi kervanını işletmesi için birini arıyordu. Hz. Muhammed’in “Güvenilir” anlamına gelen el-Emin lakabını duyduğu için
ona ortaklık teklif etti. Hz. Muhammed de bu teklifi kabul etti.

Bu ortaklık sonunda Hz. Hatice, Hz. Muhammed’in ahlakından çok etkilendi ve ona evlilik teklif etti. Bu evlilikten 2 erkek 4 kız çocukları oldu:

– Kasım
– Abdullah
– Zeynep
– Rukiye
– Ümmü Gülsüm
– Fatıma

Hz. Fatıma hariç hepsi Hz. Peygamber hayatta iken vefat ettiler.

Bir Eş Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

Aile fertleri birbirlerine karşı sevgi, saygı, hoşgörü ve güven içerisinde hareket ettiklerinde huzurlu bir aile ortamı oluşur.

Huzurlu ailelerin bulunduğu toplum da güzelleşir. Ailede huzur, eşlerin birbirlerine iyi davranmalarıyla mümkündür.

Peygamberimiz ve Hz. Hatice birbirlerine karşı her zaman sevgi, saygı ve anlayış içinde davranmışlardır.  Onların evliliği ve birbirlerine davranış tarzı tüm Müslümanlara örnek olmuştur.

Peygamberimize ilk vahiy geldiğinde eşi Hz. Hatice ona hemen iman etmiş ve İslam’a giren ilk kişi olmuştur. O, hayatı boyunca Peygamberimizin yanında olmuş ve İslam dininin gönüllere girebilmesi için maddi ve manevi yardımını esirgememiştir.

Peygamberimize ilk vahiy geldiğinde o bunu eşi Hz. Hatice’ye anlatmış, Hz. Hatice ona şöyle diyerek destek vermiştir:

“Allah seni kesinlikle utandırmaz. Çünkü sen, akrabalık bağlarını sıkı tutar, doğru söz söyler, bakıma muhtaç olan kimselere yardım eder, elinde avucunda olmayana verir, misafiri ağırlar ve haksızlığa uğrayanları gözetirsin.”

(Buhârî, Bed’ü’l-vahy, 1.)

Sevgili Peygamberiz eşine yardım etmekten çekinmez; ihtiyaçlarını kendisi giderir ve ağır işleri her zaman o üstlenirdi.

Peygamberimiz ailesinin fikirlerine önem verir ve önemli meseleleri de onlara danışırdı.  Ailesi de Peygambere her konuda destek olmuş ve tüm zorluklara onunla birlikte katlanmışlardır.

Peygamberimiz buyuruyor ki:

“Yüce Allah bana Hatice’den daha hayırlı bir eş vermemiştir. Bütün insanlar bana inanmazken o bana inandı. Herkes beni yalanlarken o beni doğruladı. İnsanlar yardımlarını benden esirgediklerinde o bana malıyla destek oldu…”

(Ahmed b. Hanbel, VI, 118.)

Bir Baba Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hz. Muhammed (s.a.v.), evlatlarının her şeyiyle yakından ilgilenmiş, onlara daima sevgi ve şefkatle yaklaşmıştır. Bu yönüyle tüm insanlara örnek olmuş ve bir babanın nasıl olması gerektiğini en güzel şekilde göstermiştir. Hz. Peygamber, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanı nızım…” sözleriyle mümin erkekleri, ailesine iyilikle muamele etmeye çağırmıştır. Tirmizî, Menâkıb, 63.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) içinde doğup büyüdüğü toplum Cahiliye toplumuydu. Bu dönemde insanlar kız çocuğu sahibi olmayı utanç kabul ediyorlardı. Hz. Peygamber kız çocuklarıyla ilgili bu yanlış anlayışları kabul etmemiş, kızlarına gösterdiği sevgi ve merhametle tüm insanlığa örnek olmuştur. Kız çocukları hor görülürken Hz. Peygamber kızlarını omuzlarında gezdirir ve onlarla yakından ilgilenirdi. Hicretten sonra Hz. Ali (r.a.), Hz. Peygamberin yanına gelerek kızı Hz. Fatıma (r.a.) ile evlenmek istediğini söylemişti. Hz. Muhammed (s.a.v.) bu teklifi cevaplamadan önce kızının fikrini sormuş ve Hz. Fatıma’nın da (r.a.) razı olduğunu görünce bu evliliğe onay vermişti. Hz. Muhammed (s.a.v.) davranışlarıyla da kızlarına gösterdiği sevgiyi ve değeri belli ederdi. Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Fatıma’nın yanına geldiği zaman o da aynı şekilde hemen ayağa kalkar, babasının elinden tutar, onu öper ve kendi yerine oturturdu. “…Evlatlar dünya hayatının süsüdür…” (Kehf suresi, 46. ayet.)

Bir Dede Olarak Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hz. Peygamber torunları dünyaya geldiğinde onlara güzel isimler koymuş, onlar için akika kurbanı kesmiş ve sadaka vermiştir. Büyüdüklerinde onlarla şakalaşmış, oyunlar oynamıştır.

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin o namaz kılarken sırtına çıktıklarında secdeden kalkarken onları yavaşça indirirdi. Namaz bittiğinde de hiç kızmadan onları kucaklar ve dizlerine oturturdu.

Merhamet: İnsanların hemcinsleri ve diğer canlıların sıkıntıları karşısında duyarlı olmaya ve yardım etmeye sevk eden acıma duygusudur

Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Ailesinin Örnek Davranışları

Hz. Muhammed’in Ailesinde Sevinçler ve Sıkıntılar Paylaşılırdı

Hiç düşündünüz mü, İnsan sevinç ve üzüntülerini başkalarıyla niçin paylaşır? Çünkü bu bir ihtiyaçtır. Sevgi ve sıkıntıların paylaşılacağı en önemli yer aile ortamıdır. Anne ve babalar, çocuklarının her türlü sıkıntısını gidermek ve mutluluk içinde yaşamalarını isterler.

Hz. Muhammed (sav) özellikle düğün ve bayram gibi mutlu günlerde aile bireylerinin tamamını sevindirirdi. Ayrıca aile bireylerinden birinin sıkıntısı olduğunda en kısa zamanda o sıkıntıyı gidermeye çalışırdı. Peygamberimiz kızı Zeynep’in çocuğu hastalanınca onu teselli etmiş ve çocuğu vefat ettiğinde ise acısını paylaşmıştır. Her seyahatten sonra şehre döndüğünde kızı Hz. Fatıma’ya uğramış, onun hal-hatırını sormuştur.

Hz. Muhammed’in Ailesinde Akrabalık ve Komşuluk İlişkilerine Önem Verilirdi

Sosyal çevrenin en önemli öğelerinden biri akrabalardır. İslam dini akrabayı ziyaret etmeyi ve onlara yardımda bulunmayı öğütlemiştir.

Peygamberimiz kendi yakınları ile eşinin yakınlarına özel ilgi gösterirdi. Onları ziyaret eder ve gönüllerini alırdı. Hz. Muhammed (sav) amcası Ebu Talip’e yardımcı olmak için çocukları olan Hz. Ali’nin bakımını üstlenmiştir.

Hz. Muhammed (sav) akrabalarına iyi davranarak güler yüz göstermiş ve güzel söz söylemiştir. Sıkıntıları olduğu zaman onların yardımlarına koşmuştur. Hastalıklarında onları ziyaret etmiş ve iyileşmeleri için elinden geleni yapmıştır. Bayramlarda ve özel günlerde dost ve akrabalarını ziyaret etmiştir.

Hz. Muhammed (sav) komşularını ziyaret ederek komşuluk bağlarını güçlendirmiştir. Hz. Peygamber ve ailesi komşularını rahatsız eden davranışlardan kaçınmışlardır. Onların bir ihtiyacı olduğunda hemen yardımlarına koşmuş, onları sevinçli ve üzüntülü anlarında yalnız bırakmamıştır.

Hz. Muhammed’in Ailesinde Misafire Cömert Davranılırdı

Misafir ağırlamak, ona ikramda bulunmak toplumsal dayanışmanın bir gereğidir. Dost, akraba ve komşular birbirlerini ziyaret ederek toplumsal bağları güçlendirirler. Misafire karşı güler yüzlü ve güzel sözlü olmak, ona iyi davranmak dinimizin bir emridir.

Hz. Muhammed (sav) misafirlerine karşı cömert davranmıştır. Ailesi de evlerine gelen misafirlere en güzel şekilde ikramda bulunmuş ve onların ihtiyaçlarını karşılamıştır. Cömertliği ve paylaşmayı kendine ilke edinen Hz. Muhammed (sav) misafirperverlik konusunda da bize örnek olmuş ve bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikramda bulunsun…” (Buhari-edep)

Hz. Muhammed’in Ailesinde İsraftan Kaçınılırdı

Dinimizin yasakladığı kötü davranışlardan biri israftır. İsraf gereksiz yere harcama yapmak ve savurganlıktır.

Allah (cc), A’raf suresi 31. ayette “…yiyiniz, içiniz; ancak israf etmeyiniz. Bilin ki Allah (cc) israf edenleri sevmez.” buyurarak israftan kaçınmamızı emreder.

Hz. Muhammed (sav)’in ailesinde her şey tutumlu bir şekilde kullanılmış ve ellerinden geldiğince israftan uzak durulmuştur. İhtiyaçlarından fazla olan pek çok şeyi başkalarına vermişlerdir.

Peygamberimiz bir gün, kendisine bir giysi daha almasını isteyen kızı Fatıma’ya kullandığı giysilerin yeterli olduğunu söyledi. Ona ihtiyaç sahibi olan insanları hatırlatarak onun isteğini nazik bir şekilde geri çevirmiştir. Hz. Muhammed (sav) zaman israfından da kaçınırdı. Çünkü kişinin sahip olduğu en değerli hazinelerden biri zamandır.

Hz. Muhammed’in Ailesinde Öksüzler ve Yoksullar Gözetilirdi

İnsanın en önemli sorumluluklarından biri öksüz, yoksul ve kimsesizleri gözetmesidir. Öksüzü, yetimi ve kimsesizi gözetmeyen toplumlar sağlıklı ve huzurlu olamaz. Hz. Muhammed (sav)’in ailesi öksüzleri ve yoksulları gözetmiş, onlara sevgi ve şefkatle yaklaşmıştır. Onlara ikramda bulunmuş ve en güzel şekilde davranmış, onlarla yiyecek
ve içeceklerini paylaşmıştır. Yine Hz. Muhammed (sav) şehit yakınlarıyla da ilgilenmiş ve ihtiyaçlarını gidermiştir.

Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Hüseyin (r.a.)

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, Hz. Peygamberin torunlarıdır. Babaları Hz. Ali, anneleri ise Hz. Fatıma’dır. İsimleri iyilik ve güzellik anlamlarına gelir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin dedelerinin rehberliğinde İslam ahlakıyla çok cömert,
erdemli ve takva sahibi bireyler olarak yetişmişlerdir.

Erdem: İslam ahlakının övdüğü ve ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik ve alçakgönüllülük niteliklerinin ortak adıdır.

Hz. Hasan, babası Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra halife ilan edildi. Altı ay halifelik yaptıktan sonra Müslümanlar arasında huzursuzluk çıkmaması için halifeliği bırakarak ailesi ile Medine’ye gitti. Burada siyasetten uzak bir hayat yaşayarak 669 yılında vefat etti. Hz. Hüseyin ise hayatı boyunca doğruluktan ayrılmamış ve haksızlıklara karşı mücadele etmiştir. Yine böyle bir mücadele sonucunda Kerbela denilen yerde 680 yılında şehit olmuştur.

Hz. Muhammed’in nesli Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in çocukları aracılığı ile dünyanın dört bir tarafında devam etmiştir. Hz. Hasan’ın soyundan gelenlere şerif, Hz. Hüseyin’in soyundan gelenlere seyit denilmektedir.

5. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Konuları için tıklayınız.

yorumlar
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.

yorum-yaz
BİR YORUM YAZIN

Soru: 2 + 2 kaçtır?