4. Sınıf Günlük Konuşmadaki Dini İfadeler Konu Anlatımı
4. sınıf konu anlatımları. 4. sınıf Günlük Hayattaki Dini İfadeler Konu Anlatımı. 4. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 4. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi konu anlatımı, 4. sınıf Günlük Hayattaki Dini İfadeler Konu Anlatımı işte yazımızda.
Günlük Konuşmadaki Dini İfadeler
Din; insanın inançlarına, düşüncelerine, söz ve davranışlarına yön verir. Bundan dolayıdır ki günlük konuşmalarımızda dinle ilgili de pek çok deyim ve ifade kullanırız. Bismillâhirrahmânirrahîm, Allah’a şükür, maşallah, inşallah, Allah’tan umut kesilmez, Allah’a emanet ol, helal, haram, günah, sevap vb. ifadeler bunlardan bazılarıdır.
Allah
Çevremizdeki varlıkları ve olayları tanımak ve bilmek için sorular sorar ve aldığımız cevaplarla yeni bilgiler ediniriz. Konuşmaya başladığımız dönemden itibaren etrafımızdaki eşyaların, kavramların ve varlıkların ne olduğunu merak eder, çevremizdeki insanlara sorular sorarız. Bu dönemde, nasıl dünyaya geldiğimizi, anne ve babamızın nasıl var olduğunu öğrenmeye çalışırız. Hayvanların, bitkilerin çevremizdeki diğer varlıkların yaratılışını düşünürüz. Bütün bunların kendi başına var olamayacağını, her şeyi yaratan Yüce bir varlığın olması gerektiğini kavrarız. Bu yüce varlık Allah’tır (c.c.).* O’nun yüceliğine olan inancımızdan dolayı konuşmalarımızda, Allah şifa versin, Allah rahmet eylesin ve Allah yardımcın olsun gibi çeşitli ifadeler kullanırız.
Peygamber
Allah (c.c.), evreni ve evrendeki her şeyi yok iken yaratan, idare edip yöneten, yarattıklarını koruyup gözetendir. Yüce Allah kendisini doğru tanımamız ve bilmemiz için insanlar arasından bazılarını seçer. Seçilen bu insanlara peygamber denir. Peygamberler Allah’tan (c.c.) aldıkları mesajları biz insanlara ulaştırır. Allah’ın (c.c.) Rab, Rahman, Rahim, Aziz, Rezzak gibi isimlerinin olduğunu peygamberlerin bizlere verdiği bilgilerden öğreniriz.
Bu isimler yoluyla Yüce Allah’ı daha iyi tanır ve biliriz.
Eûzü Besmele
İşlerimize başlarken “Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.” deriz. Bu ifade, “Kovulmuş şeytanın şerrinden, kötülüğünden Allah’a sığınırım. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım.” demektir. “Eûzü billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.” ifadesini söylemeye eûzü besmele çekmek denir. Bazen işlerimize başlarken sadece “Bismillâhirrahmânirrahîm.” deriz. Bu ifade, “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlarım.” manasına gelir. Bazen bu ifadenin yerine kısaca “Bismillah.” da deriz. Bu ifade, “Allah’ın adıyla başlarım.” demektir. “Bismillah.” ya da “Bismillâhirrahmânirrahîm.” sözünü söylemeye besmele çekmek denir.
Bizler, işlerimize besmele çekerek başlamaya önem veririz. Hayırlı olan, dinimizin yasaklamadığı her işe besmele çekerek başlarız. Besmele çekmekle Allah’ın (c.c.) adını anmış oluruz. Rabb’imizi (c.c.) hatırladığımızı ifade ederiz. Bismillah ifadesini söyleyerek gücü her şeye yeten Yüce Allah’a (c.c.) sığınır, ondan yardım dileriz. Cenab-ı Allah’ın (c.c.) bize verdiği nimetleri hatırladığımızı belirtiriz. Rabb’imize (c.c.) şükrümüzü, minnet duygumuzu dile getirmiş oluruz. Dolayısıyla besmele çekmek pek çok güzel anlamı da içermektedir.
Selamlaşma
İnsanlar, karşılaştıklarında selâmlaşmalı, karşılıklı olarak birbirlerine iyi dilekte bulunmalıdır. Selam, Allah’ın bizlere emrettiği, Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v) teşvik ettiği önemli bir konudur. Selam insanların birbirleri ile karşılaştıklarında, “selâmun aleyküm” cümleleriyle birbirlerine dua etmelerine denir. Bunun anlamı, “Allah’ın selamı, esenliği üzerine olsun” demektir. Selam’ı alacak kimse de kendisine selam veren kimseye “aleyküm selam” “Allah’ın selamı, esenliği senin de üzerine olsun” ifadesini kullanır.
Hamd ve Şükür
Günlük hayatta bize en küçük bir iyiliği dokunan kişiye teşekkür ediyorsak bizler için sayısız nimetleri yaratan Rabb’imize (c.c.) de hamd ve şükretmemiz gerekir. Şükür, sahip olduğumuz nimetleri bize verdiği için Allah’a (c.c.) teşekkür etmek, ona şükran ve minnet duygularımızı ifade etmektir. Hamd ise sözlükte iyilik, güzellik, üstünlük gibi anlamlara gelir. Dinî terim olarak ise hamd; nimetlerin ve güzelliklerin kaynağı ve sahibi olan Allah’ı (c.c.), övgü ve yüceltme sözleriyle anmak demektir. Hamd ve şükür, birbirinin yerine kullanılan ve yaklaşık olarak aynı anlama gelen iki kavramdır.
Günlük hayatta şükür ifadelerini sık sık kullanırız. Örneğin, biri bize selam verip “Nasılsın?” diye sorduğunda “Çok şükür iyiyim.” diye cevap verebiliriz. Yemekten sonra “Ya Rabbi, verdiğin nimetler için sana şükürler olsun.” diyebiliriz.
Hamd ve şükrün sadece dil ile yapılması yeterli değildir. Davranışlarımızla da Rabb’imize (c.c.) şükrümüzü ifade etmemiz gerekir. Çünkü Allah’ın (c.c.) istediği davranışları yapmak, yasakladığı kötülüklerden uzak durmak Rabb’imize (c.c.) hamd ve şükretmenin en önemli yollarındandır. Namaz kılmak bedenin; zekât ve sadaka vererek, hayır yapmak ise zenginliğin şükrü sayılır.
Allah’ın (c.c.) verdiği nimetleri onun istediği şekilde kullanmak da şükrün çeşitlerindendir. Örneğin, insanlara güzel söz söylemek, Allah’ı (c.c.) zikretmek, Kur’an-ı Kerim okumak dilin şükrüdür. Akıl nimetinin şükrü; varlıklar üzerinde düşünmek, Allah’ın (c.c.) varlığı hakkında tefekkür etmek, okuyup ilim öğrenmektir. Anne ve babamızın öğütlerini dinlemek, Kur’an dinlemek, bunun yanında dedikodu vb. şeylerden uzak durmak da kulak nimetinin şükrü sayılabilir.
Allah’a (c.c.) hamd etmek, şükretmek sahip olduğumuz nimetlerin artmasına da vesile olur. Rabb’imiz (c.c.), bu konuyla ilgili bir ayette şöyle buyurmaktadır: “…Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir!..”
Tekbir
Tekbir, Allah’ın (c.c.) büyüklüğünü tüm varlıkların üstünde tuttuğumuzun ifadesidir. Allahu Ekber sözünü söylemeye tekbir almak veya tekbir getirmek denir. Müslümanlar namaz kılmaya tekbir alarak başlar. Sevinçli veya coşkulu olduğumuz durumlarda Allahu Ekber diyerek Allah’ı (c.c.) yüceltiriz. Minarelerden günde beş kez Allahu Ekber nidalarını duyarız.
Salavat
Müslümanlar, Rablerine olan bağlılık ve inançlarını tekbir gibi ifadelerle gösterdikleri gibi Hz. Muhammed’e (s.a.v.) olan sevgilerini de onun için dua ederek ve ona selam göndererek gösterirler. Hz. Peygamber’e duyulan sevgiyi ve saygıyı göstermek için kullanılan dua ifadelerine salavat denir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) hayatta iken, Müslümanlar onun sağlık ve afiyette olması için dua ederlerdi. Hz. Peygamber vefat ettikten sonra da tüm Müslümanlar ona selam ve dua göndermeye devam etmektedir. Onun için yapılan tüm bu güzel dualara salatüselam denir.
Yüce Allah, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) selam ve dua edilmesini emretmiştir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin.”12 Hz. Peygamber de bir hadisinde “Kıyamet günü insanların bana en yakını, bana en çok salavat getirendir.”13 buyurarak onu sevmenin ve salavat getirmenin önemini vurgulamıştır.
Estağfirullah
İstiğfar etmek kelimesinden türeyen Arapça bir kelimedir. “Bağışlanmayı istemek” ve “affedilmeyi istemek” anlamlarına gelen bir kelimedir. Estağfirullah kelimesi en kısa şekli ile “af dilemek” demektir.
Bizler günlük yaşamımızda hata edebilir, yanlış yapabiliriz. Yanlış yaptığımız durumlarda karşımızdaki kişiden özür dileriz. Nasıl ki yanlış bir durumda karşı taraftan özür diliyorsak; hata ettiğimizde ve yanlış yaptığımızda “estağfirullah” yani “Allah’tan bağışlanmayı dilerim” şeklinde de Allah’a olan özrümüzü dile getiririz.
Sübhânallah
Hayatımızdaki her işin bu kadar detaylı olduğunu ayrıca bu detayların evrendeki tüm varlıkları düşündüğümüzde kat kat arttığını bilmek Allah’ın (c.c.) yüceliğini anlamamızı sağlar. Bu yüzden her anımızda Yüce Allah’ın büyüklüğünü hatırlamak için O’nu yüceltiriz. Sübhanallah, Allah’ın (c.c.) yüceliğini büyüklüğünü kabul ettiğimizi ifade eden bir duadır. Sübhanallah diyerek Allah’ın (c.c.) tüm eksiklik ve kusurlardan uzak, en yüce olduğunu ifade etmiş oluruz.
Sevap, Günah, Helal ve Haram
Sevap; kişinin iman, ibadet, ahlak ve tüm güzel davranışlarının karşılığı olarak Yüce Allah (c.c.) tarafından kendisine verilen ödüle denir. Rabb’imiz (c.c.) bizden her zaman güzel davranışlarda bulunmamızı ister. Kendimize ve başkalarına faydalı olacak hayırlı ameller işlememizi emreder. İyilik yapanları, güzel davranışlarda bulunanları ödüllendireceğini belirtir. Dolayısıyla bizler dinimizin emrettiği, Yüce Allah’ın (c.c.) yapmamızı istediği davranışları
yaparsak sevap kazanmış oluruz. İşlediğimiz hayırlı ameller sayesinde Rabb’imizin (c.c.) rızasını ve sevgisini kazanırız.
Günah; dinin emir ve yasaklarına aykırı olarak yapılan söz, iş ve davranışlara denir. Yüce dinimizin temel amaçlarından biri, insanların iyiliklere yönelmelerini, toplumda her türlü kötülüğün yok edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle dinimiz, kişiye ve topluma zarar veren, insanlar arası ilişkileri olumsuz etkileyen her türlü söz ve davranışı yasaklamıştır. İşte dinimizin yasakladığı iş ve davranışları yapan kişi günah işlemiş olur. Rabb’imizin (c.c.) emrettiği ibadet ve davranışları yapmamak da dinimize göre günahtır. Anne ve babaya saygısızlık etmek, iftira atmak, dedikodu yapmak, içki içmek, kumar oynamak, hırsızlık yapmak günah olan davranışlara örnek olarak verilebilir. Allah’ın (c.c.) emirlerini yerine getirmemek, ibadetleri yapmamak, Allah’a (c.c.) şirk (ortak) koşmak da dinimizde büyük günahlardandır.
Haram; dinimizce yasaklanmış olan iş ve davranışlara denir. İslam dini, kişinin ve toplumun huzurunu, mutluluğunu hedefler. Bu sebeple de bireye ve topluma zarar veren her türlü kötü davranış ve alışkanlığı yasaklar. İşte dinimizin yasakladığı kötülükler, haram olarak adlandırılır. Örneğin; cana kıymak, yalan söylemek, iftira etmek, hile yapmak, başkasının hakkına el uzatmak, içki içmek, kumar oynamak gibi davranışlar haramdır. Kur’an-ı Kerim’de nelerin haram olduğuna ilişkin pek çok ayet vardır. Örneğin, bir ayette şöyle buyrulur: “De ki: Gelin Rabb’inizin size neleri haram kıldığını okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, ana babaya iyilik edin, fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin sizin de onların da rızkını biz veririz. Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın ve Allah’ın yasakladığı cana haksız yere kıymayın! İşte bunlar Allah’ın size emrettikleridir. Umulur ki düşünüp anlarsınız.”
Helal; dinimizin kullanılmasına, yapılmasına, yenilip içilmesine izin verdiği şeylere denir. Örneğin, çalışarak kazanılan para, miras yoluyla elde edilen mallar helaldir. Kur’an’da, “Artık Allah’ın size helal ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız ona ibadet ediyorsanız Allah’ın nimetine şükredin.” buyrulur. Böylece yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin helal olması gerektiği hatırlatılır.
4. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Konuları için tıklayınız.